top of page

Sus bi sus!

ree

“Sufiliği” yobazlıktan kurtarıp da Tanrı’yla baş başa kalabilmek için dünyevi hemen hemen her şeyi terk edip “melamilik” diye bilinen felsefeye bağlı yaşayan; 804 yılında İran’ın Bistâmî şehrinde doğup da 874 yılında yine aynı topraklarda ölen Bâyezid-î Bistâmî, sen kırk de ben kırk beş diyeyim, işte o kadar çok hacca gitmiş.

Bistâmî’nin bu hac ziyaretleri ve hac yoluna dair hikâyeleri sufilik adına çok kıymetlidir. Nefsi terbiyeye, haddini bilmeye ve çeneyi tutmaya dair kinayeli hikâyelerdir bunlar.

Rivayet olunur ki, Bistâmî son hac ziyareti için hazırlık yapmaktadır ve artık yaşı da epey olmuştur. O devirler hacca yaya gidilip dönülmekte ve bu yolculuk aylar sürmektedir.

“Yanına genç bir sufi katalım, sana yoldaş, sesine nefes olur“ der, dergahtakiler ve Bistâmi de kabul eder. Düşerler yola…

Aradan günler, haftalar ve aylar geçer, Bistâmî ve sufi dönerler hacdan. Hoş, beş, hâl hatırdan sonra “nasıl, sufi yoldaşlık etti mi sana, ses, nefes oldu mu?” diye sorarlar.

“Ekseriyetle ibadet ve takvayla geçti günlerimiz. Fakat bir keresinde adını sordum, babasının adını söyleyerek başladı söze… Çok geveze…” der Bistâmî.

Gerçek ya da değil, önemi yok; teşbihte hata olmaz, harika bir örnek.

La ne çok konuşuyorsun ya, ne kadar gevezesin, lüzumsuz lüzumsuz her dakika sürekli bir şeyler zırvalayorsun.

Sus!

Sus bi sus!

Yorumlar

5 üzerinden 0 yıldız
Henüz hiç puanlama yok

Puanlama ekleyin
bottom of page