KÜREK NERDE?
- Birol Öztürk
- 23 saat önce
- 2 dakikada okunur

Ağa, oğlunu evermiş, masalları kıskandıran bir düğünle. Etler, pilavlar, çiğ köfteler, lahmacunlar hesapsızca yenmiş, yedirilmiş ve rakı şarap su gibi akmış, hesapsız. Ağa oğlunun düğününde tekmil mahlukat karnını doyurmuş ki o biçim yani.
Zifaf gecesi Ağa’nın ve de Ağa Oğlu’nun şanına uygun geçmiş; işareti beyan edilmiş, sabahın ilk saatlerinde. Ağalığın şanından bi şarjör mermi yakmış ağa; kanlı çarşaftan yana göğsünü kabartaraktan.
Ertesi gün Ağa Oğlu, gelmiş Ağa’nın yanına. Elini öpmüş, koymuş başına. Ağa, altın dişleri parlayaraktan kancık kancık gülümseyerek yer göstermiş oğluna ve oturmuş Ağa Oğlu, gösterilen yere.
“Nasılsın bakalım? Var mı yaramaz bir durum!” demiş Ağa, sırf muhabbet açılsın diye.
“Yok öyle kıymete değer bi durum” demiş Ağa Oğlu, pek önemsemeden.
“Sadece senin bana hediye ettiğin o küreği çalmışlar” demiş, yine aynı umarsızlıkla.
Ağa, kurşun yemiş gibi sarsılmış ve kudurmuş it gibi hırlayarak atılmış oğlunun üstüne.
“Kalk! Çabuk bul o küreği! Bulmadan da çıkma karşıma” diye ite kaka atmış dışarı oğlunu.
Ağa Oğlu, şaşkın, çekip gitmiş. Gün boyu da ortalarda görülmemiş.
Ertesi gün gelmiş babasının yanına.
“Baba” demiş, yine böyle umarsız, gevşek, yavşak bir ses tonuyla.
Ağa, kaş altından sert sert bakmış oğluna.
“Baba, şimdi de keçilerimi çalmışlar” demiş.
Ağa dişlerini sıka sıka, kara pos bıyıkları titreye titreye ve de barut gibi bi ses tonuyla sormuş.
“Peki küreği buldun mu?”
Ağa Oğlu, şaşkın.
“Yahu baba, ne küreği Allah aşkına! Ben keçiler diyorum sen kürek!“ demiş ve çekip gitmiş.
Ağa, “Gık” dememiş. Oğlunun arkasından kaygılı kaygılı bakmış bir müddet. Sonra bi “Of” çekmiş, pek derin. Gümüş tabakasını çıkarıp tülden ince bi cigara kâğıdını sol elinin işaret parmağıyla başparmağı arasına kanal yaparaktan yerleştirmiş. Tabakadaki kehribara çalan sarılıktaki çıtır çıtır tütünü sağ elinin işaret ve başparmağı ucuyla nazikçe alıp ekelemiş cigara kâğıdının içine. Kıvırmış iyice kâğıdı ve kâğıdın kıyısını dilinin ucuyla ıslatıp yapıştırmış diğer kıyısına. Bir dolu cigarasını oltutaşı ağızlığa takıp, gümüş kaplı muhtar çakmağıyla çat diye yakmış cigaranın ucunu. Koca bi nefes çekmiş cigaradan ve buram buram tütmüş Ağa, çekip giden Ağa Oğlu’nun ardından.
Ağa Oğlu, sabah gelmiş yine. Bu defa bi parça daha canı sıkkınmış. “Baba” demiş yine.
“?”
“Baba, ineklerimi çalmışlar.”
Ağa, başını hiç oynatmadan sormuş.
“Kürek nerde? Küreği buldun mu?”
Ağa Oğlu, zıp zıp zıplamış olduğu yerde.
“Hay senin küreğine yahu! İneklerim diyorum sen kürek derdindesin!” demiş ve o öfkeyle çekip gitmiş.
Ağa Oğlu, ertesi sabah erkenden düşmüş yine Ağa’nın kapısına. Bu defa pek bir kaygılı, çaresiz ve de panikmiş. Eli ve de sesi titreyerek bi çırpıda deyivermiş hâl ve de ahvalini.
“Baba!” demiş, tıkanıp kalmış Ağa Oğlu.
“Ne var!” demiş Ağa, sert.
“Baba, karımı çaldılar” demiş Ağa Oğlu.
Ağa hiddetle ayağa fırlamış.
“Kürek nerde lan eşşoğlu eşşek! Kürek nerde?”
Diye höykürmüş ki, tüm köy çınlamış, inlemiş Ağa’nın höykürmesinden.
Ağa Oğlu, kendini yerden yere atarak, dövünüp çırpınarak yatmış Ağa’nın önüne.
“Ne küreği yahu adam! Ne küreği! Ben sana karımı çaldılar diyorum sen boktan bi küreğin yasını tutuyorsun” demiş.
Ağa, bi parça sakinleşmiş ve sükunetle anlatmış oğluna.
“Sen karını, zifaf gecesi o küreği çaldırdığında çaldırdın a benim aptal oğlum.” demiş.
“?”
“Küreğini çaldılar. Baktılar ki sen küreğin peşinden gitmiyorsun. Malını korumak konusunda basiretsizsin, keçilerini çaldılar. Küreği hâlâ aramayınca anladılar ki basiretsizliğin devam ediyor, ders aldığın yok; ineklerini çaldılar. Baktılar ki sen, kaybettiğin hiçbir şeyin peşinden gitmiyorsun, kıymet verip de değer bilmiyorsun ve de elindeki değerlerin farkında değilsin, umursamıyorsun bu sefer de karın gitti! Geçmişler olsun oğlum”
Yorumlar