Kolay Ölümler Cumhuriyeti
- Birol Öztürk

- 5 gün önce
- 1 dakikada okunur

Hikâye hep aynı, akibet aynı, terane aynı…
Baba Servet Böcek, çocuklarının anası Çiğdem, altı yaşındaki oğlu Kadir Muhammet ve üç yaşındaki kızı Masal’ın ardından ölüp gitti… Yoğunbakında, entübeydi zaten, açıkçası çok da ihtimal yoktu, her şeye rağmen yaşama tutunacağına dair. Hem tutunsa nasıl olacaktı ki; masalı yok, çiğdemi yok, kadiri yok tükenmiş gücü, kudreti… Yaşasa ne olacaktı ki, nasıl olacaktı ki!
Kimi diyor ki; İstanbul Fatih’te konakladıkları otelde yapılan haşere ilaçlamasından mütevellit zehirlendiler…
Kimi diyor ki; dilimizden düşürmediğimiz o “sokak lezzetleri” nden yiyip zehirlendiler…
Öyle oldu böyle oldu, o güzelim çekirdek aile de kolay öldü işte; tek gerçek de budur.
Kolay ölümler cumhuriyeti burası; Almanya’da yaşayan aile, maaile İstanbul’a, kadim kente, salkım salkım tanyellerinin estiği kente tatile gelmişti oysa ve kim tarafından nasıl öldürüldüğü bile bilinemeden yok olup gittiler.
Böcek ailesini de bakıp besleyen ve “Acı Vatan” diye mimlediğimiz Almanya, kıskanmaktan çatladı bir kere daha bizi.
Memlekette bir savrukluk ki, aldı başını gidiyor. Kontrolsüz, denetimsiz cürümler ve bu cürümler karşısında “cezasızlık” garantisi… Sokaklar bildiğin Hindistan, saçma sapan şeyler pislik içinde satılıp alınıyor.
Hele bir de motosiklet mevzusu var ki; fecaat! Her an her yerdeler. Kural yok, kanun yok, edep yok, vız vız vız sivrisinek gibi kulağımızın dibindeki trafik terörü.
Ya çok da çene çalmaya gerek yok, akibet süpriz değil. Bu, sosyolojik, kültürel ve ekonomik; derin mevzu yani... Derinliğine inat net ve de gayet açık seçik…
İsteseydik, böyle olmazdı işte… İstemiyoruz; insanımızın mutlu, çocuklarımızın, kadınlarımızın güvende ve sokaklarımızın temiz, kentlerimizin medeni, yaşamın güvence altında olmasını istemiyoruz…
İstemeyene Allah zorla verecek değil ya!












Yorumlar