top of page

FENER IŞIĞINDA GÖLGELER

Güncelleme tarihi: 3 gün önce


Eski Kale’de elektrik yoktu geceler karanlık olurdu. Size belki garip gelecek ama ışıksız gecelerin şimdi unutulan bir özelliği vardı. Gece; gündüz görünmeyen güzelliklerin göründüğü zamandı. Yatsıdan sonra insanlar evlere dağılır camiden son ayrılan Ahmet (Özmen) hoca lüks lambasını söndürünce Odayanı’da yanan son ışık sönmüş olur. Son ışıkla birlikte son konuşma sesleri de uzaklaşır gece sessizlikle uzlaşır.

Gece karanlıkta önce ateş böcekleri ve sonra yıldızlar görünür. Gözler karanlığa alıştıkça Samanyolundan yansıyan toz mavisi göksel aydınlıkta tarihi konakların, kumsalda çekili kayıkların ve top zülüflü ağaçların gece olduğundan daha büyük görünen siluetleriyle Kale semâvi bir ihtişama bürünür, solgun mavi sitâre ışığında Kale düşsel masal diyarı gizemli bir yerdir. Orada kişi istediği maziyi düşünür hayal eder. Sevdiği seçtiği geçmişte yaşamak elindedir eski zamanı kurgular çağlar önce yaşanmış var olmuş duygular yeniden yaşanır. Elbet zaman başka insanlar başkadır ama fiziksel ortam çok da değişmemiştir antik yarımadada ceneviz kale duvarları, kilise ve Osmanlı konakları özgün şekline yakındır, antikiteden kalanlar az çok yerli yerindedir. Gökyüzüde samanyolu, sabit ve kayan yıldızlar, deniz, dünyayla yaşıt Boklutaş, Galezyanı, kıyıda yakamoz ışımaları, dere çağaltısı, yaprak hışırtısı, göden sesleri, ağustos böcekleri binlerce yıl önceki gibidir, Kale gecelerinde ister Polemon ister Ceneviz, ister Rumî ister Türk Bolamanı hayal etmek seçtiğiniz çağı yaşamak seçeneği vardır, yaz geceleri Kale tarihin elini tutan, maziye dokunan bir zaman tünelidir. Kale’yi çevreleyen günüzün yeşil birer cennet köşesi dağlar Akise Alahman Kömürlük karanlıkta başkalaşır. Ağaç kümeleri koruluklar bir yanı yosunlu bir yanı yeşil kayalar masallarda rol alan orman perilerinin iyi ve kötü cinlerin saklandığı her an masalsı bir olay doğuracak gizemli yerler oluverir. O yıllarda halk arasında dolaşan - casus karaya çıktı dağlara saklandı söylenceleri de çocukları ürperten korkulu rivayetlerdir.

Eski Kale’de gece hayatının şimdi artık olmayan en ilginç bir başka yanı kadınların gece gezmeleriydi. Kaleli kadınlar erkeklerden daha çok gecenin kıymetini bilir tadını çıkarırlardı. Eski Kale’de gündüz erkeklerinse gece de kadınlarındı. Bolaman’lı erkeklerin ev dışı sokak yaşamında kahvehane ve çardak altı sohbetleri, fındık mahsulü ve bahçe bakımı işleri radyoda sabah ve akşam ajans haberleri, hava raporu, akşamüstü balıktan dönen kayıkları karşılama, tavla iskambil aznif domino türü kahve oyalancaları olduğu gibi kadınların da gece gezmeleriyle renklenen erkeklerden daha sosyal (birliktelikli) daha paylaşımlı, daha doygun daha özgün bir yaşam ve eğlence tarzı vardı.

Ilık yaz akşamları dışarda kalmanın denizin yosunların tüm tabiatın rayihasını almanın tadına doyum olmazdı Çalış köprüsüne uzanan gezmelerden dönüşte teni okşayan esintilerle ırmak içlerinden ve Akise’den tüten yaban çiçeği kuru ot ve börtlen kokularıyla esriklenen çocuk eve girmek istemez ayaklarını sürüyerek yavaş yavaş yürüyerek eve dönüşü uzatır, gün yorgunu olsa da aklı dışarda kalarak konağa dönerdi.

Yine böyle bir akşam vakit yatsıdan sonraydı çocuk yatmadan önce konağın Akise’ye bakan 16 penceresinden birinde oturdu alnından gözüne inen perçemin arasından doyamadan ayrıldığı geceyi seyrediyor uyumadan önce içine esenlik verecek, ninni söyleyecek bir gece peyzajı görmeyi umut ediyordu. Annesi ona geceleri güzel düş görmek için uykudan önce güzel bir masal okumayı, güzel bir müzik dinlemeyi ya da güzel bir resim görmeyi öğütlerdi. Bir süre sonra gözleri karanlığa, kulağı çeşmede akan suyun şırıltısına alıştı. O gece olağan dışı birşey yoktu karaltısı seçilen bol yapraklı dut ve akasya dalları, denizle kumsalın birleştiği yerde oynaşan hareketli gümüş yakamoz ve sularda yıldız şavkıması. Bu gecenin kısmeti bu kadar diyerek pencereden ayrılıp uyumaya gidecekken ne olduysa birden Kale’ye yüksekten bakan Akise dağının yarı belinde ve dağın en karanlık yerinde bir ışık belirdi!

Karanlığa dalmış hayaller kuran çocuğun geceyi seyri bu ışıkla delindi. 90 pencereli konağın önünden eski Ordu şosesine inen taş basamaklı merdivenin en üst taşında beliren ışık yol gösterdiği kalabalıkla birlikte ilerliyor her adımda bir görünüp bir kayboluyor her ışımada dağın göğsüne dev gölgeler düşüyordu. Uzayan kısalan kaybolan yeniden peydah olan gölgeler ışık kaynağından uzaklaşdıkça büyüyor büyüdükçe uzaklaşıyor, en büyük olduğu yerde dağın karaltısına karışıp eriyordu.

La Fontain’den, Dede Korkut’dan, Grim Kardeşler’den Anderson’dan, Eflatun Cem Güney’den masallar okuyan çocuğun aklında uyanan soru yoksa bunlar Akise’den Kale’ye inen niyeti iyilik mi kötülük mü bilinmeyen gizemli esâtiri varlıklar mıydı? Hareketli ışık dağdan inip yaklaştıkça ilerleyen kalabalıktan gülüşme sesleri duyuldu. Gölgelerde seçilen kadın başları atkıyla peştamalla yemeniyle örtülüydü kimi elinde fener, kimi belinde tepsi, kimi sepet kimi testi kimi sırtında uyuyan bir çocuk taşıyan kadınların yan ısıra Meletoğlu Osman dayının köpeği Cevdet birlikte yürüyor bir öne bir arkaya koşarak aklınca kadınları koruyordu.

Fener ışığında ilk önce köpeğin altın sarısı uzun tüylerini tanıyıp seçen çocuk rahat bir soluk aldı. Akise’den inenler ne peri ne de cindi gece gezmesine çıkan kumsalda semaver kurup çay içmeye ya da yarımadadaki üç konaktan birine misafirliğe giden Kaleli kadınlardı!.

Burada sözü çocuk yaşta gece gezmelerine katılan Hatice Gönül Hazinedar hanıma bırakalım:

Benim çocukluğumda kış geceleri ayrı güzel yaz geceleri ayrı güzel geçerdi

Kış geceleri daha çok bizim konakta (eski tabiriyle büyük evde) toplanılırdı. Sohbetler yapılırdı önce sonra tombala oynardık bayağı kalabalık olurduk. Kartlarımızı dizimize koyar, gazete kâğıtlarını yırtarak küçük parçalara ayırır çıkan numaranın üzerine koyardık. Tombala çeken rakamı söyler biz hemen o rakamın üzerine kâğıt parçasını koyarak çıkan numarayı karıştırmazdık. İlk sıra dolunca birinci çinkola yapmış sayılırdık, ikinci sırada ikinci çinkola olurdu, Kartın hepsi dolunca TOMBALA diye bağırırdım zevkle.

Rakamların öyle güzel söylenişleri vardı ki ama çoğunu unuttum. 11 için ÇİFTE DİREK, 90 için BARBA DOKSAN, 66 için TAVŞAN BÜKMESİ, 33 için EBE GÜMECİ, 8 için KEDİGÖZÜ, 70 için İŞ BİTMİŞ, 7 için eğri bacak gibi sıfatlar kullanırdık.

“ Kadınlar ellerinde lüks lambası ile ev gezmeleri yaparlardı. Çoğu zaman bu gece gezmelerinde mısır patlatılır, fındık, ceviz, elma kurusu gibi yemişler ikram edilir, ayrıca helva kavurur ev sahibi sıcak sıcak ıhlamur çayıyla servis yapılırdı. Benim çocukluğumda eskilerin tabiriyle kara çay çok içilmez daha çok çok ıhlamur içilirdi. Birkaç kezde pişmaniye çekildiğini hatırlıyorum uzun kış gecelerinde. Talia teyzemin alt katında büyük bir mutfak ve burada yer ocağı vardı. Hanınlar bir araya gelir önce şekerden koyu bir ağda yaparlardı. Özel pişmaniye sinileri olurdu çok büyük. Ağda soğuduktan sonra bu siniyi iyice unlarlar ve ortaya ağdayı koyarlar, hanımlar sininin etrafına daire şeklinde oturup bu ağdayı döndüre döndüre çekiştirip daireler şeklinde birbirlerine ulaştırır böylece ip ip olana kadar çekerek uzatırlardı. Kıvam alınca pişmaniye olmuş demekti. Biz çocuklar bayılarak ağzınız burnunuz pişmaniye olmasına aldırmadan yerdik.

Yaz geceleri ise yine tüm hanımlar toplanır kumsalda otururlardı. Gelirken kimi lokum, kimi pandispanya kimi sebze kızartması, kimi turşu kavurması getirirler ve hep birlikte neşe içinde hem sohbet edilir hem eğlenilirdi. Bu kumsal sefalarının olmazsa olmazı semaver üzerinde demlenen çaylardı. O çayın ve kumsal sefalarının tadını asla unutamam hâlâ damağımdadır. O gece toplantılarında genç kızlar kumsaldan denize girerlerdi ben daha çocuk sayılırdım, annem çok evhamlıydı bana izin vermezdi tek kızıyım diye beni gözünden sakınır birsey olacağından korkardı”…

Diyecek o ki Eski Kale’de kadınların gece gezmeleri tadına doyulmayan hiç bitmesin istenen muhabbet sevgi ve sohbet içtimalarıydı. Eski Kale’nin mutedil ılık yaz gecelerine ve o güzelliği yaşayan insanların hatıralarına selam olsun.

S O N

Comments

Rated 0 out of 5 stars.
No ratings yet

Add a rating
bottom of page