EN GÜZEL TAŞ
- Osman Kademoğlu

- 25 May
- 4 dakikada okunur
Osman KADEMOĞLU
Mimar – Yazar, KANADA

“Deliklitaş'ın varlığı ve nitelikleri önce ülke çapında sonra dünyada duyulmalı instagramda, facebookta resimleri filmleri paylaşılmalı. Doğal taştan hediyelik, hatıralık (souvenir) modelleri yapılmalı. İtalya'nın dünyaca ünlü Kapri adasındaki deniz mağarası gibi, belki ondan da güzel doğa hârikası Deliklitaş doğal sit alanı konumuna alınmalı sahil yağmasından betonlaşma salgınından korunmalıdır diyorum, bu yazıyı Deliklitaş’ın geleceği için yapılmış bir çağrı saymanızı diliyorum.”
Kumsalda deniz kabukları renkli çakıl taşları gargalaklar tahta kayıklar ve balık ağları vardı. Ceneviz kale burcunun üstüne kurulu yalı tarzı selamlık, taş yapı erken Hristiyan şapeli, biri doksan pencereli 4 Osmanlı konağı, İnyanı mağaraları, kaya gözeli dere boyları, hızlı akışlı sularla dönen değirmenler, tahta ve beton köprüler, Çalış ırmağı çatalında üç yanı suyla çevrili Adatarla, Karşıbahçe’de yemiş ağaçları, mısırları, fındık bahçeleri, çıkrık kuyulu Ömerli Harman yeri, Garipöldüren çeşmesi, deniz manzaralı Akise yamaçları, Süleyman beyin tepesinde çam ağaçları, başı dumanlı Kömürlük dağı, eski çarşı Odayanı ve doğal akvaryum Galezyanı. Akkuşlar, sırtı gümüş ve yeşil balıklar, ağustos ve ateş böcekleri, kuşları gödenleri kelebekleri, yaylaya çıkan ve yayladan dönen koyun sürüleri, akasyası taflanı defnesi, ırmak düzünde çadır kuran göçerleri, dağ çileği kocayemişi, kara ve beyaz dutu, kaburtlak inciri, elması, taş armutu, börtlenleri, kirmiti, sakarca mendek melüceni bir de Boklutaş adlı küçük bir adası vardı.

Resim: Deliklitaş’ın içinden dışarı doğu girişine bakış. Fotoğraf Argun Kademoğlu 1952.
Koyun koyuna birlikte yaşadıkları bunca doğal hazinelere Bolamanlılar içtikleri su aldıkları soluk kadar alışmış herşey o kadar sıradanlaşmış görünmez olmuştu ki Bolaman’a gelen geçen konuklar merak edip sormadıkça bunlar kimsenin aklına gelmez ama nasılsa gözden ırak denizde uzak Deliklitaş’tan geçmek salık verilirdi!
Mayıs yedisinde Deliklitaş’tan yedi kere geçilir yaz günleri poyraz yatıştıktan sonra kalan denizde kürekli bir kayıkla Deliklitaş’a gidilirdi.
Deliklitaş yerini bilmeyene nazlanır siyah ve bronz kayalardan, açık koyu yeşil bodur ve boylu ağaçlardan, liken sarısı mavi ve eflatun yosunlardan oluşan renk paletinin içinde saklanır, üstelik yeşil mavi sulardan yansıyan ışık göz kamaştırır, hele de deniz biraz çırpıntılıysa Deliklitaş’tan geçmek zorlaşır. En iyisi bu dar geçite oldukça küçük 18-20 karış (4-4.5 metre) boyunda bir kayıkla gitmelidir.
Jeolojik yapısı kaya-kemeri oluşumunda bir deniz mağarası olan Deliklitaş’ın denizden ulaşılan iki girişi vardır kuzey-batı girişi ve doğu girişi. Deniz yüzeyine yaklaşık 1.5 metre açıklık yapan alçak tavanlı kuzey-batı ağzı büyük yassı kayaların altında yer alır denizden ilk bakışta görülmekte zorlanır. Geleneğe göre Deliklitaş’tan bir batıdan doğuya bir de doğudan batıya en az iki kere geçmelidir. Yoksa ziyaret tam sayılmaz eğer bir niyet tutulmuşsa tutulan niyet olmaz(!). Bu kökü çok eskilere giden belki de Polemon çağından kalan bir ritüeldir. Gerçekten öyle midir? Bu işin gizemi olsa olsa KÜÇÜK BİR ADANIN NOT DEFTERİ adlı kitapta[1] yazılı olabilir.
Kuzey-batı ağzına yaklaşınca kürekler salınır kayık iyice yavaşlar başüstünde duran kişi dizüstü çömelerek uzanır yaklaşan kayaları tutar kayalar ellenerek kollanarak başlar eğilerek, yavaş yavaş bir mabete girer gibi sessiz süzülen kayık içeri çekilir. Deliklitaşın boyu yaklaşık birbuçuk kayık sığacak kadardır. Küreklerin ucuyla kayalara dayanıp iteklenen tekne ilerler taşın ortasına yakın bir yerde beli aşkın göğüse yakın derinlikte suya inen kayıkçı ağır ağır akışan kayığı eyler (durdurur).
İçerde suyun çırpıntısı ve konuşmalar yankılanır sanki kulakların bağı çözülmüş duyarlığı artmış yankılanan sesler duymaktan öte bir derinlik bir çağaltı kazanmıştır. Çocuk deliklitaş’a ilk geldiğinde kendi sesinin gerçek tınısını duymuş orada ayırdına varmıştır.
Deliklitaş’ta suyun derinliği mevsimden mevsime güneş ve ay çekimine göre artar eksilir. Yazın göğüs yüksekliğine kadar gelir, İçerde nemli serin mağara havası hissedilir. İçi deniz dibinden yansıyan solgun yeşil ışıkla ışıyan deliklitaşta göz karanlığa alıştıkça mağaranın kaya oluşumları yavaş yavaş aydınlanp açılan çok ilginç bir doğal gözlem ortamıdır.
Yer yer alçalan yer yer yükselen, tümüyle amorf bir yarım küreyi andıran mağara tavanı yassı yuvarlak sivri küt ve sarkıt şekilli öbek öbek kayalardan ibarettir. Kayalar kuzey yönünde bir tonoz yaparak kademe kademe deniz dibine kadar alçalarak iner. Taşın dibe bastığı yerde kayaların altından süzülen güneş ışınlarının aydınlattığı beyaz dip kumlarında tür tür deniz canlıları yengeçler böcekler karidesler yarı saydam minik balıklar gezinmektedir. Suya bir büyüteçle bakıyormuş gibidir. Bu eşsiz doğa gözlemi sanki suda başlayan canlı hayatın sudan karaya yürüyüşünü anımsatan bir görsel biyoloji dersidir.
İçerdeki bekleyişte mağara havası ve sessizlik ruha sakinlik bedene dinginlik verir. Halk arasında Deliklitaş’ın birçok ruhsal rahatsızlıklara şifa olduğuna cinnet delilik asabiyet gibi hallere ve çocuğu olmayan eşlere iyi geldiğine dair inanç ve söylenceler oluşmuş, Deliklitaş bir zümre halkın umut bağladığı kutlu bir ziyaret yeri sayılmıştır.

Resim; Mahmut, Osman ve Tomris, İsmet Coşkun’un Kadeş adlı kayığında Deliklitaş yolunda.
Deliklitaş’ın doğu girişinde kayalar daha yüksektir kayıkta baş değmeden ayakta durulabilir taşın doğu ağzında yer alan yüksek aşkın kayaların denize düşen koyu yeşil gölgesinde suya konup kalkan balık gözleyen akkuşlar uçuşur martı çığlıkları ve deniz çırpıntısı yankılanır burada sular derin lâcivert ve köpüklüdür. Deliklitaş’tan çıkarak yeniden mavi gökyüzüne güneşe ve engine dönüş renkli bir rüyadan uyanıştır. Deliklitaş yolcuları başka bir âlemi görmüş ve dünyaya geri dönmüş gibi bir kavuşma ve yenilenme duygusuyla şenlenir. Deliklitaş’ın kimilerine bir müsekkin (sakinleştirici) etkisi yaptığı söylenir. Tazelenmiş (resetlenmiş) ruh halinin sağladığı sıhhatla dünyaya bakılır. Dönüş yolunda kıyıboyunun doğal güzelliklerini seyrederek deniz havası alarak unutulmaz izlenimlerle Kale’ye dönülür. Deliklitaş’ın zihinde yer eden etkileyici hayali zamanla resimden mânaya hatıradan özleme dönüşür.
Çocukken büyüklerden duymuştum Şifa bulmak niyetiyle Deliklitaş’a gelenler bu niyetlerini aleni söylemez saklı tutarlarmış bu halleri sormak sorgulamak da hoş karşılanmazmış. Bu Bolaman’a has bir incelikmiş, bir görgü kuralıymış.
Deliklitaş aynı zamanda harb-ı umumide seferberlikte düşman ateşinden kaçan muhacir kayıklarının, cepheye silah taşıyan küçük teknelerin sığındığı saklandığı vatan hizmeti gören kutlu bir yermiş.
Deliklitaşın varlığı ve nitelikleri önce ülke çapında sonra dünyada duyulmalı instagramda, facebookta resimleri filmleri paylaşılmalı. Doğal taştan hediyelik, hatıralık (souvenir) modelleri yapılmalı. İtalya'nın dünyaca ünlü Kapri adasındaki deniz mağarası gibi, belki ondan da güzel doğa hârikası Deliklitaş doğal sit alanı konumuna alınmalı sahil yağmasından betonlaşma salgınından korunmalıdır diyorum, bu yazıyı Deliklitaş’ın geleceği için yapılmış bir çağrı saymanızı diliyorum.
S O N
[1] HAZİNEDAR, Fatin. “Küçük Bir Adanın Not Defterinden Bolaman”, Heyemola Yayınları No:375, 2.Basım, İstanbul, Eylül 2017.












Yorumlar