top of page

DENİZDE SİLAHBAŞI

ree

1950’lerde balıkçı teknelerinin çoğunda navigasyon (seyir takip) aygıtları yoktu. Bu nedenle Türk balıkçıları Doğu Karadeniz’de uluslararası açık sularda avlanırken balık sürülerinin peşine takılarak bilmeden Sovyet karasularına girerlerdi. Bu gibi durumlarda Sovyet sahil güvenlik botları karasularına izinsiz giren Türk balıkçıları tutuklamış teknelere el koymuş denizcileri Batum’da zindana atmıştı. Türk dışişleri bakanlığı araya girerek kurtarana kadar vatandaşlarımız karasuyu ihlâli ve casuslukla suçlanarak aylarca içerde tutulmuştu.

O gün akşam kızıllığında yunuslar derine dalıp kaybolmuştu. Gece denizde yıldız ışığından başka aydınlık yoktu. Gün doğumundan gün batımına denizin en hızlı yaratığı yunusların peşinde koşan yorgun balıkçıların gözünden uyku akıyordu. Palamut buğlaması ve tahin helvasından ibaret yemeğin üstüne birer keyif çayı içen denizciler motorda güvenlik için bir açık ışık bırakarak uykuya yattılar. Gece denizde olası akıntılara karşı birkaç kamyon lastiği uzun bir halata bağlanarak denize salınır lastikler teknenin akıntıya kapılıp sürüklenmesine engel olurdu. O gece aşırı yorgunluktan olsa gerek bu önlem unutulmuş mürettebat uykudayken akıntıya kapılan alamatra sürüklenerek Sovyet karasularına düşmüştü.

Karakol görevi yapan sahil güvenlik botu kamara üstünde ışık yanan hareketsiz alamataraya yanaştı, teknede sanki hiç hayat yoktu mürettebat derin uykudaydı. Sahil güvenlik palamar (halat) atarak tekneyi yedekledi (bağladı) makineye yol verdi, yedek halatı sudan çıkıp gerildi Sovyetler Birliği karasularında yakalanan tekne sorgulanmak üzere Batum limanına çekilecekti.

Dursun reis deniz üstünde insiyaki olarak hiçbir zaman derin uykuya dalmaz hep yarı uyanık tilki uykusuna yatar kulağı seste eli tetikte uyurdu. Yattığı ranzanın yanındaki dolapta yunus avında kullanılan 4 mavzer (tüfek) ve 200 den çok 7.65 lik mermi vardı. Vakit geceyarısını geçmişti balıkçılar kan uykudayken gece karanlığın en koyu olduğu zamanda Dursun reis kulağına çalınan bir sesle uyandı, duyduğu ses neydi? Motor sesi miydi? Motor sesi değilse ne olabilirdi? Başını yastıktan kaldırıp sese kulak verdi, kamaranın camından karanlık denize baktığında gözlerine inanamadı akşam dümeni bağlayıp uykuya yattıkları hareketsiz alamatra deniz üstünde sessiz kayarak gidiyordu. Gözlerini ovuşturdu bir daha baktı, evet gördüğü gerçekti. Yattığı ranzadan indi yün kazağı sırtına geçirdi kamaradan çıktı. Heyhat korktuğu başına gelmiş, silahlı sahil güvenlik botu alamatrayı bağlamış götürüyordu, anlaşılan akıntıya kapılıp Sovyet karasularına sürüklenmişlerdi.

Dursun reis çelik gövdeli, silahlı Sovyet sahil güvenlik botlarının teknik özelliklerini, motor gücünü, yüksek hızını, başüstünde bir makineli tüfek taşıdığını, radar cihazı olmadığını bahriyede asker ocağında öğrenmiş hatta ezberlemişti. Bu botların en zayıf yanı gece görüşü olmamasıydı. Gece karanlığında hava aydınlanmadan düşmanın elinden kurtulmanın yolunu bulmalıydı. Eski bahriye askeri deniz eri Dursun kafasında bir kaçış planı kurdu.

Tayfaları sarsarak uyandırdı uyku sersemi adamlara – Kalkın uşaklar hemen silahbaşına dedi hiç beklemeden tüfek ve mermi dağıttı dört balıkçı güverteye çıktılar kamarayı siper alarak mekanizmaya (tüfeklere) mermi sürdüler namluları alamatrayı çeken sahil güvenlik botuna çevirdiler. Bot yaklaşık bir halat boyu (25-30 metre) ilerde 7-8 mil hızla gidiyor sadece borda silyon fenerleri yanıyordu görünürde kimse yoktu.

Dursun reis yunus balığından yağ çıkarmakta kullanılan çeliği enli bıçakların en keskin olanını seçti görünmemek için güvertede yerde sürünerek alamatranın başına gitti başüstündeki babaya (ahşap halat tutamağı) bağlı kalın yedek halatını yokladı - Tu bismillah diyerek avucuna tükürdü karanlıkta çeliği parlayan bıçağı sağ eline aldı tüm gücüyle bastırarak palamarı kesmeye koyuldu. 4 parmak kalınlığında kaba kendir halat katı ve sağlamdı bıçağa direniyordu bu iş dakikalar sürdü. Her an sahil güvenlik botundan görülme riski vardı. Halatı kestiği birkaç dakikalık süre Dursun reisin tüm yaşamında yaşadığı en uzun zamandı. Son elyaf da kesilince halat koptu burması açılan kendir uçları havada uçuştu suya düştü aynı anda palamardan boşanan alamatranın başı yarıya kadar denize daldı çıktı bir daha daldı çıktı her dalışta etrafa köpükler saçıyordu.

Balıkçılar devriye botu uzaklaşana kadar beklediler iki tekne arasında mesafe açılıp bot karanlıkta kaybolunca motoru çalıştırdılar. 400 beygir tank motoru gürül gürül seslendi havaya ince mavi duman ve kızgın yağ kokusu yayıldı. Dursun reis dümen köşküne geçti alamatranın başını kuzeybatı yönüne çevirdi, vites (hız) kolunu son kertiğe kadar ileri sürerek motora tam yol verdi. Niyeti bir an önce Sovyet karasularından uzaklaşmak uluslararası sulara çıkmaktı.

Dört balıkçı nefeslerini tuttular. Karayele doğru gittikçe kurtuluş ümidi artıyordu. Tarafsız sularda Sovyet sahil güvenlik botunun eli kolu bağlanır devletlerarası deniz hukukuna göre uluslararası sularda tutuklama yapamazdı ama evdeki hesap çarşıya uymadı bir süre gittikten sonra karanlığın içinde hızla yaklaşan yeşil ve kırmızı bir çift ışık belirdi. Sovyet sahil güvenlik botu avı elinden kaçırdığını fark edip geri dönmüştü tam yol alamatranın üstüne geliyordu!

ree

Resim: Olayda geçen alamatranın bire bir benzeri, Kıbrıs kahramanı Medereseönü’lü Reşat Yavuz’un 1959'da Kıbrıslı Türk mücahitlere silah taşıdığı Elmas motoru.


Dursun reis tank motorunu tam yol kapıp koyvermiş kuzeybatı rotasını tutmuştu, sahil güvenlik yetişip önünü kesmeden uluslararası sulara çıkmalıydı. Alamatranın peşine düşen Sovyet botu aradaki mesafeyi kapatıyordu. Karanlıkta botun açtığı dalgaların yakamoz ışıması görünüyor bot yaklaştıkça beyaz ışıma da büyüyordu.

Yunus avcısı dört balıkçı gözünü dört açarak denizi kolaçan ediyor yaklaşan düşmanı yeşil kırmızı (sancak iskele) borda fenerlerinin tam ortasından vurmaya hazırlanıyordu botun kumanda yeri oradaydı. Adamların herbiri yunus avında ustalaşmış nişancılardı. Hedefteki botun etkili atış menziline (700 metreden yakın) girmesini beklerken hiç ummadıkları birşey oldu sahil güvenlik birden başındaki projektörü yaktı denizi ışıtarak taramaya başladı.

Parlak konik ışık huzmesi suları gündüz gibi aydınlatıyor dönüp dolaşarak alamatrayı arıyordu. Bu durumda önce projektörü karartmak gerekti. Maazallah projektör alamatrayı bulursa parlak güçlü ışık balıkçıların gözünü kamaştırır kör ederdi. Dursun reis - Brocektor bizi görmeden biz onu görelim dedi. Reis dedesinden kalan uzun namlulu, dipçik tutuşu ağır, atışı sapmasız, kurma (makenizma) kolu topuzlu Osmanlı piyade tüfeğine güveniyordu. Kamaranın üstüne çıktı yüzükoyun yere yattı mavzerin kayışını dirseğine doladı dipçiği omuzuna dayadı – Gözünü sevduğum beni utandırma daa… Dedi.

Hedefteki sahil güvenlik botunun başı yükselip alçalıyor suya batıp çıkıyordu. Deniz eri Dursun askerde keskin nişancı talimi görmüş Yavuz zırhlısında pruva nöbeti tutmuştu. Terhisden sonra balıkçılıkta da tüfeği elinden bırakmamıştı. Denizde baş kıç vuran yalpa yapan hareket halinde takadan nişan alarak, suya dalıp çıkarak, atlayıp uçarak, havada perende atar gibi dönerek, köpükler saçarak takayla yarışan, çığlık atarak balıkçılarla şakalaşan dalga geçen denizin en hızlı en çevik yaratığı yunus balıklarını avlamayı öğrenmişti. Şimdi yunus balığı yerine projektörü vuracakaktı. İşin aslı projektörü vurmak Dursun reis için çocuk oyunuydu ama sahil güvenlik botundaki Ruslar bu kere kime çattıklarını bilmiyorlardı.

ree

Resim: Bolamanlı bir alamatra COŞKUNLAR. Bu çok güzel tekne öyküde geçen alamatranın ikinci nesil daha gelişmiş modeli.  Kaynak: Bolaman Araştırmaları ve Eski Fotoğraflar Arşivi.


Dursun reis tek gözünü kıstı nişan aldı namlunun ucundaki arpacık projektörle ÇAKIŞTIĞI ANDA TETİĞE BASTI ilk atışta vurdu kararttı. Projektörü parçalanan Sovyet botunun gözü kör olmuş karanlıkta ışıksız kalmıştı, son çare olarak eğer varsa aydınlatma fişeği atabilirdi. Dursun reis - İnşallah tenvirat fişeği yoktur! Dedi. Ortaikiden terk Dursun reis arada bir aklına gelen tenvirat nümayiş mustatil müselles zaviye hendese riyaziye gibi eski kelimeleri kullanarak mektepli olduğunu belli etmekten hoşlanırdı.

İkinci hedef sahil güvenlik botunun başüstündeki ağır makineli tüfekti. Botu ateş altına alarak makineliyi devre dışı bırakmak kullanılmasına fırsat vermemek gerekti. Ruslar projektörü vuran mavzerin namlusunda çakan alevin şavkını görmüş alamatranın yerini bulmuşlardı. Dursun reis hiç beklemeden hemen ateş emri verdi.  Baskın basanındı. Serdümen (dümenci) dışında 3 balıkçı birlikte ateş açtılar. Üzerine ve yakın çevresine kurşun yağan makineli tüfeğe kimse yaklaşamıyordu eğer makinelinin başında bir görevli asker varsa o garip ya delik deşik olmuş ya da mantelin (çelik top kalkanı) arkasına sinenip saklanıp kalmıştı. Sahil güvenliğin en büyük kozu olan ağır makineli kullanılamadan battal edilmiş oldu. Böylece iki tarafın ateş gücü eşitlenmiş ellerindeki piyade tüfeklerine kalmıştı. Sahil güvenlik botunun bir üstünlüğü daha hızlı olmasıydı. Bu sırada Sovyet botundan da yoğun ateş açıldı. Yağmur gibi yağan mermiler vınlayarak tınlayarak kamaraya bordaya parapete vinç bumbasına anbar kapaklarına saplanıp kalıyor kamaranın camlarını kırıp döküyordu. Dümeni devralan Dursun reis sürekli rota değiştiriyor zik zak seyir yaparak düşmanı şaşırtıyor karanlıkta kaybolarak zaman kazanıyordu.

Ruslar da çok inatçıydı elinden kaçırdığı alamatrayı tekrar ele geçirmeden yarışı bırakmayacaklardı ama mukabil (karşı) ateş sahil güvenlikçileri bezdirmişti, balıkçıların hiç şakası yoktu. Kurşuncu denilen (yunus avcıları) bu adamlar daha önce yakalanan ağ balıkçılarına benzemiyordu. Türklerin elinde silah varsa onlardan uzak durmalı hiç sataşmamalıydı. 12 mil karasuları sınırına gelmişlerdi, buradan öte tarafsız sularda ateş açmak korsanlık ve taciz suçlarına giriyordu. Alamatranın Sovyet karasularından çıktığını fark eden sahil güvenlik kendi görev alanından uzaklaşmamak için belki de alamatrayı yakalamaktan ümidini kestiği için takipten vaz geçerek geri döndü.

Amansız yarışı uluslararası sulara kapağı atan alamatra kazandı. Yunus avcıları hemen hemen eldeki son mermileri yakmışlardı sayılı kurşunlar bitmek üzereydi. Alamatranın bu yarışı kazanmasında yüksek sürat sağlayan askeriyeden çıkma tank motoru kadar doğru bir kararla düşman botunun en güçlü iki silahını önce projektörü sonra makineli tüfeği saf dışı bırakan Dursun reisin bahriyede kazandığı askerlik deneyimi de başat rol oynamıştı. Balıkçılar bu sayede sağ salim evlerine dönüp çoluk çocuğa kavuştular Ruslara esir düşmekten Batum’da zindana atılmaktan kurtuldular.

O yıl kasım ayında Bolaman’a gelen hamsicilerin geceleri toplandığı Aşağıkahve’de bu olay çok konuşuldu bir destan gibi anlatıldı durdu. Balıkçılar birbirinin sözünü keserek abartıyla konuşuyor olayı sanki yaşamış gibi anlatıyorlardı.

Son söz: Öyküde adı geçen Dursun reis sembol bir isimdir, asıl kahramanlar kimlerdi? Acaba bilen hatırlayan kimse kaldı mı? Kuvvet karşısında pes etmeyen kahraman balıkçılardan sağ olanlara selam ölmüşlere rahmet olsun.

 

S O N

Yorumlar

5 üzerinden 0 yıldız
Henüz hiç puanlama yok

Puanlama ekleyin
bottom of page