top of page

Bebek Ali (Ali Fikri Kansu)

Bugün, Ordu'nun unutulmuş futbol geçmişinin, YÜZ YIL öncesine, bir zamanlar kaleci dendiği zaman akla ilk gelen isim. Spor Yıldızı kulübünün efsane kalecisi ‘’Kalecinin akıllısı topu takip eder, mecbur kalmayınca topa uçmaz’’ diyen. Yıllarca kalesini en iyi şekilde koruyan, sevimli, sıcak tavırlarıyla seyircinin sevgilisi olmuş, unutulmaz isimlerden biri rahmetli Bebek Ali lakaplı Ali Fikri Kansu’yu hatırlayıp rahmetle anacağız.

Babası Arzuhalci Hidayet Cemal Kansu, Annesi Şaziye Kansu hanım efendi olan, 1916 doğumlu Bebek Ali, ablası ile beraber Ordu’da, Zaferi Milli Mahallesinde büyüdü.

İlkokulu mahallede, evlerinin yakınındaki okulda okudu. Her çocuk gibi zamanın en sevilen oyunu olan futbolu oynamaya evlerinin önünde başladı, sokaktı mahalleydi derken, arkadaşlarıyla birlikte büyük abilerin maçlarını izlemeye Millet Düzü’ne gidip, sahanın boş olduğu zamanlarda toprak zemininde, kaleye şut çekme, top sürme derken çift kale yaparak futbolun sahada oynamanın sihrine kapıldı.

Arkadaşlarına göre yaşça daha küçük olduğu için, onu hep kaleye koymaya başlayan abilerine ses çıkartmayıp kalede oynamaya alıştı. Yağmurlu havalarda Millet Düzünde futbol topu ıslandıkça suyu emerek çamurlara bulanarak ağırlaşırdı. Onun için kalecilik en zor mevkilerden biriydi. Sert gelen topu önce yumuşatıp durdurmak, sonrada yakalamak gerekiyordu. Çoğu kaleciler gelen ağır topu yakalamaya çalıştıkları için ağır ve kaygan topu durduramıyorlar ve golü yiyorlardı. Bebek Ali refleksleri, topu durdurması ve yer tutmasıyla büyük abilerin dikkatini çekince kendisini on altı yaşında(1932), Spor Yıldızı Kulübünün kalesinde buldu.

Spor Yıldızı yalnızca bir spor kulübü değil, bir kültür topluluğuydu. Spor başta olmak üzere, Tiyatro ve konser faaliyetleriyle de ilgileniyorlardı.

O yıllarda kadınların sahnede rol almaları yasaklı olduğu için, çoğunlukla erkek oyuncular kadın kılığına girip oyunda kadınları canlandırırlardı. O yılların ünlü oyunlarını sahnede oynuyor, seyirci tarafından takdir alıyorlardı. Sahada olduğu gibi sahnede de başarılı oyunlar sergiliyorlardı.

Amatör ruhla hep kazanmak için can siper hane mücadele ediyorlardı. Bebek Ali Yağmurlu havalarda çamur sahada ağırlaşan futbol topunu ustalıkla durdurup yakalayınca alkış alıyor, takdir topluyordu,  ama akşam evde anne Şaziye hanımdan fırçayı da yiyordu. Bunun için her seferinde kendini daha geliştirmeye başladı. Öyle ki nadirde olsa uçtuğu, gelen toplara uçmadan zamanında müdahale ederek yakalamaya başladı.

Seyirci ve takım arkadaşları da sevimlilik ifadesi olan “Bebek” lakabını Ali ye takmışlardı. Zaten soy ismi kanununa insanlar bir türlü alışamamışlardı. Hemen herkesin bir lakabı vardı. Kaptanları ve takımın abisi de “Öcü Kadir”di. Ona bile ismiyle kimse hitap etmiyordu.

Bir keresinde eski kalecilerden Kanbilo Vedat (Vedat Karlıbel)abi ile yaptığım bir söyleşide; Vedat abi "Benim kaleci olmamda Bebek Ali’nin çok etkisi vardır. Spor Yıldızı’nın kalesinde devleşen, kısa boylu sevimli bir Adam’dı Bebek Ali, Gençler Yurdu’nun kalesinde iri yarı dev bir adam Domuz Ali(Ali Yurt) vardı. Domuz Ali her topa uçarken, Bebek Ali ileri geri hamlelerle her gelen topu yakalayıp sağa sola uçmadan oynuyordu. Biz arkadaşlarla Bebek Ali’nin hayranıydık. Devre arasında, maç öncesi ve maç sonrası seyirci ile sohbet ediyor, şakalaşıyor hep gülüyordu. Bir seferinde bize- ‘İyi kaleci oyunun içinde olur topu takip eder, yönü hep topa dönük olur, rakip oyuncunun topa şut mu çektiğini, pas mı verdiğini anlar, topu bir an kaçırırsan o sert zemine uçmak zorunda kalırsın’," demişti.

Spor müsabakaları haricinde Kahraman Sağra’nın yanında defter tutmaya başladı. Kalecilikte olduğu gibi iş hayatında da sorumluluk sahibiydi. Vazgeçilmez bir muhasebe elemanı olmuştu. Kahraman beyin ricasını kıramayıp, Halit Gürsoy’un da defterlerinin kontrollerini yapıyordu.

Ordu’nun kültürel faaliyetlerinde de aktif görevler üstlendi. Cumhuriyet modernleşmesi projesinin bir aracı olarak Yusuf Uzman yönetiminde kurulan Ordu Halkevi’nin idare amiri olarak yönetim kurulunda görev aldı.

1950 Yılında Ayten Akbaş hanımefendiyle evlendi. Bu evlilikten üç çocuğu oldu. 1951 yılında ilk çocuğu Nurhan olduğundan bir yıl sonra, 1952 yılında İzmir’ de uluslararası ithalat, İhracat yapan bir ilaç firmasının muhasebesinden teklif alıp İzmir’e giderek Karşıyaka semtine yerleşti. 1956 yılında Ayhan, 1959 yılında da kızı Neşem dünyaya geldi. 

Evde ailece Galatasaray maçları izleyerek büyüyen çocuklar, babaları gibi futbolcu olarak üniversitede okul takımlarında oynadılar.

Spor Yıldızı’ndan edindiği alışkanlıklardan vazgeçmeyen Bebek Ali, iş hayatının dışında, İzmir’de Devlet Tiyatroları ve özel tiyatrolarının da abonesiydi. Çevresinde şık giyimi ile örnek bir insandı.

Ali Fikri Kansu(BEBEK ALİ)1989 yılında İzmir’de, 73 yaşında aramızdan ayrıldı. O güzel insanlar bir daha gelmeyecekler. Ama bıraktıkları güzel anılar, ebediyete kadar yaşayacak. Mekânın Cennet olsun, Bebek Ali.

Ordu seni unutmayacak.

 
 
 

Commenti

Valutazione 0 stelle su 5.
Non ci sono ancora valutazioni

Aggiungi una valutazione
bottom of page