Bazı Hayvanlar Daha Eşittir!
- BAYRAM AYBASTI
- 1 gün önce
- 2 dakikada okunur

Manor Çiftliği’ndeyiz…
Hayvanlar isyan ediyor.
“Yeter artık!” diyorlar.
“Biz de özgürüz!” diyorlar.
Bay Jones’u kovuyorlar.
Ne güzel…
Ne umutlu…
Ne devrimci…
Ama…
İktidar tatlıdır.
Çok tatlıdır.
Başta “herkes eşit” diyorlar.
Sonra küçük bir not düşüyorlar tabelaya:
“Bütün hayvanlar eşittir…”
Ama bazıları birazcık daha eşit!
Hani tanıdık geldi mi?
Domuz Napoleon çıkıyor sahneye.
“Ben sizin liderinizim” diyor.
“Benim için değil, sizin için!”
Yalan.
Her diktatörlük böyle başlar.
Koca Reis konuşuyor ya hani, “Özgürlük!” diyor ya hani…
O özgürlük, domuzların şarabına buz atıldığı ana kadar sürüyor.
Snowball?
Hani idealist olan…
“Biz birlikte yöneteceğiz” diyen…
Napoleon ona da tahammül edemiyor.
Sürgün!
Sonra da düşman ilan!
“Snowball aslında hainmiş.”
“Snowball hep satmış bizi.”
Tanıdık geldi mi bu cümleler?
Gelelim Düdük’e…
Hani şu propagandacı domuz var ya…
Ne anlatıyor, ne uyduruyor…
Gerçeği ters yüz ediyor.
“Napoleon ne yapıyorsa doğrudur!” diyor.
Geçmişi siliyor, tarihi yeniden yazıyor.
Hayvanların hafızasıyla oynuyor.
Ama asıl acı olan Boxer…
Çalışkan, dürüst, saf at.
Sloganı hazır:
“Napoleon her zaman haklıdır.”
Bir diğeri de var:
“Daha çok çalışmalıyım.”
Ne yazık ki çok çalışıyor…
Ve sonunda…
Mezbahaya gönderiliyor.
Kurtuluş beklerken mezbahaya…
Özgürlük beklerken zincire…
Hayvanlar başta isyan etmişti, değil mi?
İnsana karşı, zulme karşı, eşitsizliğe karşı…
Sonunda?
Domuzlar, insanlarla el sıkışıyor.
Aynı sofrada yemek yiyorlar.
Aynı şarabı içiyorlar.
Aynı dillerle konuşuyorlar.
Ve bir gün, diğer hayvanlar bakıyor…
Domuzlarla insanları ayırt edemiyorlar artık.
Orwell diyor ki:
“Eşitlik diye başlarsın, diktatörlükte bitersin.”
Ama bu sadece bir roman değil.
Bu bizim hikâyemiz.
Bugün de böyle, yarın da böyle.
Ve bu satırları, bana Berlin Teknik Üniversitesi’nde okuyan kızım Büşra’nın önerdiği HAYVAN ÇİFTLİĞİ kitabını okuduktan sonra yazıyorum…
İyi ki okumuşum, neden daha önce okumadım diyen kendime kızıyorum!
Bir solukta okudum ve herkesin okumasını tavsiye ederim.
İçim burkuldu.
Ama bir yandan da gurur duydum kızım Büşra ile bana tavsiye ettiği için kendisine tekrar teşekkür ediyorum!
Çünkü bu işlere kafa yoran gençler var.
Sorgulayan gençler var.
“Bu dünya neden böyle?” diyen gençler var.
Ve insan umutlanıyor…
Ama Orwell’ın dediği gibi…
Umut tek başına yetmiyor.
Çünkü…
Her çağın Napoleon’u vardır.
Her devrimin Düdük’ü vardır.
Her toplumun Boxer’ı vardır.
Ve ne yazık ki…
Her coğrafyanın “daha eşit” hayvanları vardır.
Yorumlar