top of page

Atatürk’ün Partisi: “Masa Devrildi, Sandalye Kaldı”

ree

Atatürk…

34 yaşında Çanakkale’de destan yazdı.

37’sinde Kafkas Cephesi’nde ordu yönetti.

39’unda Erzurum ve Sivas kongrelerini topladı.

40 yaşında Ankara’da Meclis’i açtı.

42’sinde Sakarya’da cephedeydi.

44 yaşında Cumhuriyet’i ilan etti.

 

Bugün Atatürk’ün kurduğu partide…

77 yaşında hâlâ köşesine çekilmiş gibi duran ama gölgesi hâlâ partinin üstünde gezinen bir eski genel başkan var.

13 yıl boyunca 13 seçim kaybettiniz…

Hiç mi yorulmaz insan?

Hiç mi “Acaba sorun bende mi?” diye düşünmez?

 

Ama hakkını teslim edelim, Kılıçdaroğlu’nun bir başarısı vardı: 6’lı Masa.

Masayı kurdu, farklı görüşleri yan yana oturttu.

Ama masayı kurmakla iş bitmedi…

Çünkü masaya oturdular ama masanın üstüne Türkiye’yi koyamadılar!

 

Daha masaya oturmadan Cumhurbaşkanı adayını belirleyemediler.

Haftalarca “ortak aday” dediler…

Sonunda öyle bir noktaya geldik ki, yüzde 0,1 oy alan partinin başkanı bile kendini Cumhurbaşkanı adayı olarak görme cesareti buldu o masada!

Kimin yüzünden Kemal Kılıçdaroğlu’nun!!!

Bu mudur strateji?

Bu mudur vizyon?


Seçmen baktı, gördü:

Bir masa var…

Altı lider var…

Ama altı da Cumhurbaşkanı adayı!

Sandalyeler çok, masa küçük…

Sonunda masa devrildi, sandalyeler kaldı.

 

Oysa Atatürk, Nutuk’ta ne diyordu?

“Efendiler, bu milletin bağımsızlığını yine bu milletin azim ve kararı kurtaracaktır.”

Bugün CHP’nin azmi mi var, kararı mı?

Vallahi tek azim koltuk, tek karar da belediye bütçesi!

 

Ve sonra geldi Özgür Özel…

Genç, enerjik, heyecanlı…

Partiyi toparlamak için gece gündüz koşturuyor.

Oraya gidiyor, buraya gidiyor, el sıkıyor, umut dağıtıyor.

Ama yetiyor mu?

Hayır!

 

Çünkü kaptan dümeni tutmaya çalışıyor ama gemide herkes kendi küreğini çekiyor.

Özgür Özel, horoz gibi ötse de;

Ama kümeste tilkiler çok demek ki!

Horozun sesi gür çıkıyor ama tilkiler gece sessizce kümese dalıyor.

Özel ötüyor, ama sesini bastıranlar kendi aralarında koltuk kavgası yapıyor.

 

Peki seçmen ne görüyor?

Kendi Cumhurbaşkanı adayını belirleyemeyen bir masa…

Kendi belediye başkanlarını paylaşamayan bir parti…

Ve dönüp “Bize güvenin, Türkiye’yi yöneteceğiz” diyorlar.

Seçmen de haklı olarak soruyor:

“Kendi içinde barışı sağlayamayan bir parti, memlekete mi huzur getirecek?”

 

Atatürk, 1919’da Samsun’a çıkarken altı liderle masa kurmadı.

Bir protokol hazırlamadı, belediye bütçesi paylaşmadı.

Bir odaya değil, milletin yüreğine girdi.

O milletle beraber bağımsız bir ülke kurdu.

Bugün ise CHP, kendi milletvekili sıralarını bile paylaşamıyor nerede ise!

 

Unutmayın, Atatürk’ün partisi olmak kolaydır…

Ama Atatürk’ün vizyonunu taşımak zordur.

Bugün CHP’nin taşıdığı yük, koltuk sevdasından ibaret.

Ama halk, koltuk değil, umut arıyor.

 

Bir gün gelir, bu seçmen de “Yeter artık!” der…

O gün ne masa kalır, ne sandalye, ne de koltuk!

 

Bugün neden CHP üzerine yazı yazdım?

Çünkü CHP 10 Kasım 1967’de hayatını kaydeden rahmetli babam Ömer Aybastı’nın partisi idi.

Ben çok küçük olduğum için hatırlayamasam da, babam 26 Aralık 1938’de göreve gelen İsmet İnönü nerede ise orada olan biri imiş.

İkisini de rahmetle anıyorum!

Yorumlar

5 üzerinden 0 yıldız
Henüz hiç puanlama yok

Puanlama ekleyin
bottom of page