800 Lira Yevmiye, Sigortasız Ölüm: Rızkı Peşinde Koşanların KADERİ mi?
- Birol Öztürk

- 35 dakika önce
- 2 dakikada okunur

Yevmiye 800 Lira… 100 Lira da yemek parası… Etti mi sana 900 Lira…
1 Dolar 42 Lira ve 1 EURO 47 Lira olsa da hâlâ “Bir Türk Dünyaya Bedeldir” di oysa…
Adım gibi eminim 100 Liralık yemediğine ve evden getirdiği kırıntılarla öğün geçiştirdiğine…
800 Lira yevmiye bir de 100 Lira yemek parası; bir simitle, duble boy çayın en az 50 Lira olduğu yerde, 100 Lira…
Ne Mutlu Türk’üm Diyene!
Ay 30 gün ve her gün çalışsa, bir gün dahi oh demeden, bol derin uyuyup da dinlenmeden, tam 30 gün çalışsa bir gün dahi gün yüzü görmeden; 27 bin Lira eder cemi.
Türk’üm!
Doğruyum!
Çalışkanım!
Açım!
Uykusuzum!
Ev kira, çocuklar boy boy, okula gidiyorlar; karınları doyacak, üstlerine başlarına alınacak, kış geldi, ayaklarına bot ister.
Ah!
Nasıl olacak!
800 Lira yevmiye, 100 Lira da yemek parası, parfüm üreten fabrikada, böyleymiş işçi tarifesi.
Anama sövmüş patron
sıkmışım dişlerimi
ıslıkla söylemişim
umutlarımı
Ev diye başlarını soktukları bu yere de yakın üstelik, yürüme mesafesinde. Yol parası derdi yok yani. 100 Lira gidiş, 100 Lira geliş parası var say; günlük 200 Lira… Ayda ettim mi altı bin Lira… Koy şimdi o altıyı 27 binin üstüne; 33 bin Lira. Teorik olarak 33 bin Lira kazanacak, buna da şükürdü, bin şükür.
Sigorta yapmıyorlarmış, o uykusuz ve aç işçileri, yapmasınlar. Yıllarca sigorta primi ödeyip de emekli olanların hâli de ortadaydı. Sigorta yapılacak da emekli olacak da boncuk mu bulacaktı!
Kondulardan gelmişik lo
açlık yoksulluk çekmişik
Sigortasız işçi çalıştıracak kadar gözünü karartan, iş sağlığı ve güvenliği gibi mevzulara kuruş harcayıp da zerre itibar eder mi, he mi. Etmezse de etmesin, evvel Allah hiçbir şey olmazdı. Allah, rızık peşinde koşanı kollardı, korurdu.
Rızkımı veren Hüda’dır
kula minnet eylemem
İş Sağlığı ve Güvenliği mevzuatına dört başı mamur uyana madalya mı takıyorlardı hem! Uyan da bir uymayan da… He mi?
Kocaeli’ de bir kozmetik fabrikası, ne tabelası var, ne izanı, ne düzeni. Hiçbir yangın söndürme tertibatı bulunmayan fabrika, tapu kayıtlarında arsa görünesiymiş, hem de işyeri ruhsatlı olaraktan. O ruhsatı imzalayan elleriniz kırılsın, görmezden gelen gözleriniz aksın, duymayan kulaklarınız patlasın, haramla doyan kursağınız kurusun.
Bazı zamanlar, olaylar vardır, tahlil yapıp da mesajı doğru vermek ve mesajın karşı tarafa doğru geçmesi için tek seçenek, tek yol; sağlam, oturaklı, ağzını doldura doldura sövmek! Tam bu satırda ıslık çalar gibi söveceksin, yoksulluğu garibana kader eyleyen zalimlere ve o zalimleri besleyen sisteme.
Sağlam söverim!
Of demekle acı bitmez
yağmur yağmaz yakarmakla
Bir anda parlıyor alevler, bir patlamayla. 6 işçi, hepsi de kadın, ikisi daha çocuk, saniyeler içinde çığlıklar atarak can veriyor; 2000’li yılların 25’incisin kasım ayının 9’unda…
(B)ir (İ)şçinin (R)ızkı (İ)çin (N)ice (C)anlar (İ)ncindi!
İşyeri sahibi, yurtdışına kaçmak isterken, bir çanta parayla yakalanmış.
“Bir ülkeyi tanımak istiyorsanız, o ülkede insanların nasıl öldüğüne bakın” diyen Albert Camus, yüz yıl evvel koymuş manzarayı zaten, çok da artistlik yapmaya gerek yok.












Yorumlar