top of page

Tahta Kapıların Altındaki Delik: Kaybolan Bir Uyuma ve Yaşam Biçimine Övgü

ree

Altı ahır, üstü hane, damı çinko sac sarılı ve totem bacalı evlerdi bunlar; birbirine uzak, tenhada ve kopkoyu o gecelerde ateşböceği ferinde ölgün ışıklarla aydınlatılan...

Sahi n’oldu ateşböceklerine, zamaneye yenik düşülünce zamanla, terk edilince o haneler? Ateşböcekleri hâlâ pır pır ediyor mudur terli ağustos geceleri?

Her bir yanı ahşaptı evlerin... Eşiği kütük, kapıları, duvarları, merdivenleri tahta... Ağaç, hayat demekti. Orman evdi, yuvaydı. Lüzumsuz yere değil ağaç, o ağaçtan incecik bir dal bile kesilmezdi. Şimdilerde altın çıkarmak için ağaçları kesip de toprağı siyanürlüyorlar ya, aklım almıyor bu delirmişliği.

İşte o evler var ya, o evlerde tüm doğa bir arada yaşardı, insanla birlikte. O koca totem bacaların, ki esasen kalemliktir adı, böğrüne yarasalar yuva kurardı. Güneş alıp başını gidince yuvalarından çıkardı yarasalar peş peşe ve pike yaparak dalarlardı alaca karanlığa.

Tavan arasına saklanan darılara, cevizlere, fındıklara dadanan farelerden rahatsızlık duyulmazdı misal. O farelerin tavan arasında karargâh kurduğunu herkes bilirdi de kimse bi önlem alma ihtiyacı duymazdı.

Yaz kış ateş yanan ve hep sıcak küllü ocaklıkta mır mır kavranırdı tekiri, sarmanı, türü belirsiz, birbirine karışmış kediler... Ahırın duvar tepelerine tünemiş tavuklar, civcivlerini takıp peşine merdivenleri tırmanırken kart horoz yeni günün başladığını duyururdu, yüzünü taze güne dönerek.

“Üüüüüüü üüürü üüüüüü!”

Köpekler... İnekler... Koyunlar... Kuzular... Ve de kadınlar, erkekler...Ve de çocuklar. Öyle bir iç içe geçmişti ki yaşam, duvar diplerinde açan papatyalar gibiydi çocuklar, öyle doğal ve kendiliğinden, öyle habersizce ve güzel.

İşte o evler var ya, o evlerin tahta kapılarının hemen alt köşesinde birer delik olurdu.İrice bir delik...Mutlaka olurdu. O delik, o evlere, o evlerin içine ve odalarına açılan kapıların alt köşesinde yemin gibi, dua gibi olurdu. Mutlak ve mutlaka olurdu. Kediler içindi o delik. Kapılar kapalıyken kediler eve ve tüm odalara rahatlıkla girip çıkabilsin diye bırakılırdı.

İşte o evler var ya, hiç kimsenin ve herkesindi, her şeyindi.

Kart horoz örttüğünde, döşeğinden ilk kalkanın ilk işi köpeklerin yalını vermekti. Çocukların kahvaltısı nasılsa hazır edilirdi! Aç mezarı mı vardı!

Yorumlar

5 üzerinden 0 yıldız
Henüz hiç puanlama yok

Puanlama ekleyin
bottom of page