“Stratejik” ve “Milli”
- Birol Öztürk
- 5 gün önce
- 3 dakikada okunur

Bizde bir “kavram kargaşası kültürü” vardır ki hak getire. Hatta iş öyle bir raddeye gelir ki o karmakarışık kavramlar sanki pirüpak ve de gayet net gibi algılanır.
Şu “Stratejik” ve “Milli” kavramları üzerinde durmak istiyorum. Konuya örnek olması açısından da neredeyse bir asırdır kullanılan “fındık, milli ve stratejik bir üründür” klişesini buraya not edip devam ediyorum.
“Stratejik”Stratejik, askeri bir tabirdir esasen ve günü kurtarmak değil de geleceği kurtarmak adına tüm amaç, faaliyet ve çabaları ifade eder.
Stratejik amaçlara ulaşılamadığı zaman geleceğe dair bağımsızlık tehdit altında demektir. O nedenledir ki stratejik hedefler bir planlama dahilinde ortaya konulur, aksiyonlar ve sorumlusu ile termin süresi tayin edilir. Termin süresi içerisinde daha evvel tespit edilmiş uygunsuzluklar giderilememişse öze sadık kalınarak yeni bir eylem planı hazırlar. Bu yeni eylem planının da ucu açık değildir. Aynı şekilde termin süresi, aksiyonlar ve sorumluları vardır, olmalıdır. Yani bu öyle bir şey ki en küçük nüveye bile temas etmek gerekir, aksi hâlde milli birlik ve bütünlük tehdit altına girer.
“Fındık“ temalı ilk “şura” 12 Ekim 1936 tarihinde yapılmış. Sorunlar tespit edilmiş, çözüm önerileri sıralanmış vesaire, vesaire… İkinci şura 1955 yılında, üçüncüsü 2004 yılında yapılır ve 2019 yılında adı şura değil de “Çalıştay” olur… 2004 ve 2019 yıllarındakilere tüm mevcudiyetim ve tam teçhizat katıldım. Gayrısı için tevellüt namüsait!
Bu süreç 83 yıllık bir dönemi kapsar… 83 yıl boyunca, ki bir ömürdür, hep aynı sorunlar etrafında dönülmüş, her defasında bir önceki şurada ortaya konulanlar sıfırlanır ve sanki ilk defa söyleniyor gibi geçmiş terennüm edilir.
83 yıl boyunca ne bir termin süresi ne bir sorumlu ne de aksiyonlar silsilesi söz konusudur. Ama gel gör ki üretim ve ticaret devam etmiş, uzun vadede ekonomik ve siyasi bağımsızlığa dair bir tehdit ve bu tehdite bağlı bir kabus tecelli etmiş de değildir. Yani “stratejik” kavramının kavramsal özüne dair bir şey de tecelli etmemiştir.
Peşrevi kısa keselim; literatürdeki o “stratejik” kavramının hiçbir şartı söz konusu değildir.
“Milli”
“Milli” kavramı “Stratejik” kavramını da kapsayan çok iddialı bir söylemdir.
Bir şeyin “Milli” olması demek; o şeyin, aynısının ya da benzerinin dünyanın başka hiçbir yerinde üretilmemesi, ortaya konulamaması demektir. O şeyi üreten, ortaya koyan ülkenin, bu eyleminden vazgeçmesi hâlinde o şeye hiçbir şekilde ulaşma imkanı olmaması demektir.
Tüm bunlar benim iddiam ya da işkembe-i kübradan saldıklarım değil; genel geçer, ortalama doğrulardır bunlar.
Şimdi soru şu!
Türkiye demiş ki misal “Fındık üretmiyorum, vazgeçtim abi”
Sonuç ne olur?
(Bu arada Türkiye’nin dünya fındık üretiminde lider olduğunu ve geleneksel bir söylem olarak “fındık milli üründür” ün epey popüler olduğunu, bilenlere bir kere daha hatırlatmak, bilmeyenlere de “pişt uyan” babında ifade edelim… )
Yani dünya, fındık denen ürüne hasret mi kalır?
Türkiye fındık üretmezse, üretmekten vazgeçerse, fındık, soyu tükenen hayvanlar gibi, bitkiler gibi tarihe mi karışır?
“Yok canım daha neler! Olur mu öyle şey” di mi?
İşi kaliteye, aromaya vesaireye dayandırmak doğru değildir, meseleye “var mı yok mu?” ekseninde yaklaşmak gerekir. Niteliği tartışılır ama sonuçta vardır!
Hımmmmm bir örnekle ifade edeyim o hâlde; şimdi bir erkek düşün, boy iki metre, kollar, bacaklar kaslı, kalın; katır budu gibi… Omuzlar Canik Dağı, göğsü tank gibi… Bu niteliklere sahip bir erkek “insan” mıdır?
Kesinlikle evet!
Gel bu yana, bir erkek düşün; boy bir kırk beş, kilo kırk… Kollar çöp, bacaklar kürdan… Kafa kel, surat köse… Bu niteliklere sahip bir erkek “insan” mıdır?
Kesinlikle evet!
Türkiye, fındık üretimi konusunda ilk örnekteki durumdur. O ilk örnek “yok” sa bile ikinci örnek durumun mevcudiyetini devam ettirecektir.
Bir de şimdi düşünelim şu “Milli” meselesini.
Bir diğer husus da üretim ve ticaretinde milli olduğunuz bir iddiadan öte uluslarası geçerliliğe sahip bir tescil işlemi gerektirir.
Fındık, kayısı, yaş sebze ve meyve, üzüm, incir, fıstık; bunlar, üretim ve ticaretinde lider olduğumuz ürünlerden bazıları… Bu ürünlerimiz için “milli ve stratejik” demek, dile oturan, yüksek volüm bir şeydir ama sadece o kadardır işte…
“Milli ve stratejik” gibi söylemler şık, iddialı ve popülerdir, kullanılmasının cazibesini anlıyorum ama ete kemiğe bürünmesi adına bir 83 yıl daha beklemek de kaderden mi dersin?
Comments