Ordu’nun Şehrengizleri; Fikret Ayabakan
- Yavuz KALYONCU
- 7 saat önce
- 5 dakikada okunur

Sıtkı Reisin oğlu Fikret Ayabakan, futbolun her kademesinde görev yapmış, futbolculuğu ile Ordu’yu il dışında temsil etmiş. Her futbolcunun hayali olan Milli Formayı giymiş. Orduspor’da futbolcu, kaptan, yardımcı antrenör, teknik direktör, menejer ve yöneticilik yapmış, unutulmazlar arasına girmiş bir futbolcumuz.

Fikret Ayabakan, 1942’de Ordu Selimiye mahallesinde doğdu. Babası Sıtkı Reis. Motoru ile rızkının peşinde koşan herkesin sayıp sevdiği bir adam. Eşi Gülüzar hanımla evlendikten sonra, üç erkek, iki kız evladı olur. En küçükleri Fikret babası ile kayıkla gezmeyi, balık tutmayı, babasına yardım etmeyi, kürek çekmeyi, kayığı ırgata bağlayıp kenara çekmeyi çok sevdiği için arkadaşlarına göre daha güçlü kuvvetli ve geniş omuzlu. Denizle ilgili olduğu için çok iyi bir yüzücü. 1955-60’lı yıllarda Ordu ve komşu illerde yapılan yüzme yarışmalarında bölge birincilikleri var. O da her çocuk gibi, İlk ve ortaokul yıllarında, mahalle aralarında arkadaş guruplarıyla başlamış futbol oynamaya. Akranlarına göre daha güçlü kuvvetli olduğu için kendi takımını kendi seçer hep kaptan olurmuş. Millet Düzü, mahalle araları ve kumlukta yapılan maçlarda, kalabalık seyirci guruplarının izlediği maçlar sonunda, okul maçlarındaki futboluylada beğenilince Ordu genç takımına seçilip, bölge maçlarına katılıp şampiyonluklar yaşamış.

Ordu Genç takımı: Arap Güner Vardal-Rıfkı Gümüş-Papaz Fikret Ayabakan-Fıçı Fahrettin Tercan-Malak Yılmaz Yücel-Ömer- Şarlo Talip Akçevre. Oturanlar: Soldan sağa: Yalçın Nazlı-Ahmet Karlıbel- Kemre Yüksel-Fatsalı Civit İsmet.
Fikret abi ile yapmış olduğumuz kısa söyleşide hayatı hakkında bilinmeyenleri şöyle anlattı.
“Biz Ordulu gençler büyüğümüze saygılı küçüğümüze koruyucu ve sevecen olarak büyüklerimizden gördüğümüz şekilde yetiştik. Millet Düzünde maç seyretmek, denize gitmek, kürek çekmek, yüzmek. Hepsinden önemlisi bir araya gelip futbol oynayıp, maç sonunda bir arada sohbetler etmek. Bizi birbirimize bağlıyordu. Birimiz hepimiz hepimiz birimiz için günlerimizi en iyi şekilde değerlendiriyorduk. Deniz kenarları iskele ve sahil gezmelerimiz meşhurdu.

Rahmetli babamla kayıkla balık tutmaya gider kürek çekerdim. Çok faydalı bir spordur kürek çekmek. Omuzlarımın geniş olması ve kol ve bacak kaslarımın güçlü olması o yüzdendir. Mahalle aralarında ikiye iki, üçe üç, dörte dört maç yapmak her zaman yaptığımız işlerdendi. En sevilen oyun futboldu. Ordu’dan çok yetenekli sporcular yetişti. Ortaokulda 2-F sınıfında Yalçın Nazlı, Şans Kargı, Faik Çelebi ve Sarı Onur’la benim de kaleciliğini yaptığım bir takımımız vardı. O yıllarda benim lakabım ANAÇ’tı, büyük sınıfları bile yeniyorduk. Bizi izleyen büyüklerimizin oluşturduğu Ordu karmasında takım kaptanı olarak katıldığımız, Ordu Genç karması takımıyla Samsun’da Türkiye İkincisi olduk. O maçları izleyen büyük kulüp takımları hepimize ayrı ayrı teklifler yaptı.

Yukarıdaki fotoğraftaki kadro ile Samsun’daki maçta finali Samsun ile oynadık. Beraberlik halinde Türkiye şampiyonu olacakken 100. Dakikada bir gol yedik ve Türkiye ikincisi olduk.
Ordu sosyal ve sportif faaliyetle bakımından bu günkünden daha hareketliydi. Küçük herkesin birbirini tanıyıp sevdiği bir şehirdi. Yüzme yarışları, kürek çekme yarışları, atletizm, tenis ve sanatsal tiyatro faaliyetleri vardı. Büyük kulüpler Gemilerle Karadeniz gezisine çıkıp, bizlerle dostluk maçları düzenleyerek futbolcularla ilgili notlar tutar, görüşmeler yaparlardı. Ev, deniz, mahalle okul derken, ben de 1958 yılında ortaokul son sınıfta İdmanyurdu Spor Kulübünde amatör olarak futbola başladım.

Bizim zamanımızda çim sahalar yoktu. Kalabalık ateşli seyirciler önünde kıran kırana maçlar yapardık. Yağmur çamur demeden beş kuruş para almadan oynardık. Yağmurda ıslanan meşin topun içindeki şişirilen plastik kısmın memesinin olduğu yerdeki dikişli kısım kafaya geldimi kafa yarardı. Maç boyu kafamızın acısı geçmezdi. Forma, şort ve ayakkabı sıkıntısı vardı. Konforlu kaloriferli sıcak su akan duşlu soyunma odaları yoktu. Ya Hamam Deresinde yıkanırdık ya mahalle çeşmelerinde, yada yer bulursak biri ısmarlarsa, Saray Hamamında temizlenirdik. Yaz günleri iyiydi kumlukta oynar denizde temizlenirdik. Daha sonra Kara Ali 1959 yılında Karadeniz Gücü ile İdmanyurdu’nu birleştirip Karadeniz İdmanyurdu’nu kurdu. Karadeniz İdmanyurdu’lu olduk.

Lakaplardan oda nasibini aldı. İlk lakabı “Anaç Fikret”ti sonra yeni bir lakap daha eklendi
“Papaz Fikret.”
Fikret abi devam ediyor;
“Fizik olarak güçlü olmanın, lider seçilmenin verdiği bazı sorumluluklar, insanın karekterini de etkiliyor. Hakkımı kimseye yedirmem, arkadaşlarımın da hakkını her zaman savunurum. Bu tavrım sonunda dediğim dedik olduğum için arkadaşlar şakayla karışık bana PAPAZ Lakabını taktılar. Ben ufak şeylere takılmam. Bizim gençlik zamanımızda her arkadaşımızın bir lakabı vardı; Torun Mehmet-Tırt Oktay-Katırcı Yusuf-Eşşekçi Kemal-Kemre Yüksel-Keme Dursun-Leblebi Nizam-Cam Kavanoz Sebahattin-Gamaz Fikret-Joke Kadir-Kuru Kenan-Höllük Mehmet-Dilik Yener-Dabrik Cevat-Donjuan Atila-Dansöz Aydın-Tosba Güner-Yuğla Berat-Goli Sezer-Fıçı Fahrettin-Malak Yener-Toto Uğur-Sarı Onur-Racon Kemal-Bızdırık Çoşkun-Kel Apo-Kambilo Vedat-Deli Nadir-Ayartamlı İksan-Radoviç Dursun-Çamur Şevket-Co İsmet-Motor Engin-Kurugöt Hayri-Piliç Necmi-Yoluk Adnan-Takoz Üstün-Ördek Güven-Ayvaz gibi daha onlarcası.
Ordu Lisesi
Ordu Lisesi okul takımı ile ilde şampiyon olup bölge şampiyonlukları katıldık. Çok çekişmeli maçlar olurdu. İl karmaları seçilirdi bölge şampiyonaları olurdu, kazanan ekipler Türkiye şampiyonasında kozlarını paylaşırdı. Futbolcular böyle yetişirdi. Futbolumla beğeniliyordum. Her oynadığım takımda kaptanlık bana veriliyordu. Ayni zamanda Ordu Lisesi futbol takımının da kaptanlığını yapıyordum.

1961 Yılında daha önce Kovboy Telat, Küçük İhsan ve Yalçın Ergen’in de futbol oynadığı Konya Şekerspora, Fabrika muhasebecisi Turgay İzol ve Mustafa Ergen’in damadı Kemal Bey Yüksel’le beni çağırdı. Ulaşımın bu günkü gibi yaygın olmadığı yıllardı, aktarmalı o araçtan in, bu araça bin meşakkatli bir yolculuktan sonra, Konya Şeker tesislerine yerleştik.

Yeni bir takım oluşturuyorlardı. Orta sahada bir oyuncuya ihtiyaç vardı. Biz de arkadaşımız Arap Güner’i de çağırdık, o günün şartlarına göre iyi de transfer parası aldık. Başarılı bir sezon sonrası; hiç yenilmeden Konya Şekerspor’un tarihinde ilk defa Konya şampiyonu olduk. Milli takım formasını giymek nasip oldu. Milano’da oynanan İtalya-Türkiye maçında oynadım.

İlk profesyonel imzayı attım, 1963. Ankaragücü’ne transfer oldum. Sekiz yıl aralıksız Ankaragücü’nde futbol oynadım.

Yukardaki fotoğrafta tribünlerde Ankaragücülü taraftarların arasında rahmetli Babam Hakkı Reis’te, Şair Ali Öztürk ile birlikte beni izlemeye gelmişti. Tribünlerden babamın geldiğini duyan Ankaragüclü taraftarlar sevgi tezahüratinde bulunmuşlardı. Metin Oktay futbolu yeni bırakmıştı antrenör çalıştırıcı olarak yedek kulübesinde oturuyordu. Harika bir oyun çıkartarak Galatasarayı 2-0 yendik. Ligin beşinci haftasıydı maç sonu babamı alıp Dr. Haluk Yürür’e kontrole götürmüştüm.
1967 yılında Eşim Müjgan hanımla tanışıp evlendik. Bir Kız, iki Erkek üç çocuğumuz oldu. Onlardan da dört torunum var şimdi. Dede olduk. Dalgalandımda duruldum misali.

Ankara seyircisi ile bütünleşmiştim. Takımımız çok uyumluydu. Henüz 21 yaşımda Ankaragücü formasını giymiştim. 1964 senesi de arkadaşım Kemre Yüksel de aramıza katıldı. 1967-68 senesi de Torun Mehmet geldi takıma. Güzel yıllardı.


Yuvaya dönüş Orduspor’lu günler
1970-71 Sezonunda Orduspor’dan gelen davete icabet edip takım kaptanı olarak yuvaya döndüm. 1974-75 sezonunda 2. Ligde şampiyon olduk. 1976 yılında Trabzonspor’la yapılan özel Jübile maçı ile aktif futbol hayatımı noktaladım. Bir süre sonra Orduspor alt yapısında antrenör olarak görev aldım. 16-18 yaş genç takımı Türkiye şampiyonu yaptım. Yine ayni yıl amatör takımla yapmış olduğumuz final maçında Beşiktaş takımına şansız bir şekilde yenilerek Türkiye ikincisi olduk. Orduspor alt yapısında 70 futbolcuyu Türk futboluna kazandırdım.


Futbolculuk hayatım boyunca sahaya her zaman galibiyet için çıktım. Hangi formayı giydiysem hakkını vermek için tüm gücümle mücadele ettim. Takım arkadaşlarımın da motivasyonunu etkilemeyi hep başardım. Futbolda soğuk kanlı olmak çok önemlidir. Bunu başaramazsanız hata yaparsınız. Profesyonel olduysanız, futbolculuğu meslek edinmişsiniz demektir. Kendinize her bakımdan dikkat etmelisiniz. Ben örnek olmaya dikkat ettim. Başardım sanıyorum.
Şimdi artık iyi bir futbol izleyicisiyim.Orduspor’un için ter döken genç kardeşlerimizi izliyorum. Arta kalan zamanlarımda ev haricinde, fırsat buldukça arkadaşlarla birlikte denize açılıyoruz, rahmetli babamla denize açıldığımız günlerde yaptığımız gibi. Babam, ‘deniz mavilikten çok daha fazlasıdır, ‘derdi yorgunluğu alır. Size huzur verir. Rahatlatır. Birde balık tutmaya başlar kovanızı doldurursanız neşeniz artar. Dalgaların sesinden başka ara sıra yanınızdan geçen balıkçıların selamı yalnızlığınızı böler.”
Rast gelsin KAPTAN.
Albümden Seçtiklerim


コメント