top of page

ORDU’DA MUHAFAZA-İ HUKUK VE MÜDÂFAA-İ HUKUK

Güncelleme tarihi: 6 gün önce

“Mondros Mütarekesi’nden Erzurum’a, Erzurum’dan Sivas Kongresi’ne”



Mondros Mütarekesi’nin imzalanmasının ardından Rumlar arasında siyasi oluşumlar baş göstermiş, “Pontus Rum Devleti” hayallerini açıkça gündeme almaya başlamışlardı. Bu durumla alakalı olarak arşivlerden ve akademik yayınlardan elde edilen birkaç tespiti konunun anlaşılasına katkı sağlaması açısından nakletmek isterim: Giresun Eski Belediye Başkanlarından Kaptan Yorgi Paşa’nın oğlu Konstantin Konstantinides, Marsilya’da yaşamakta olduğu yaklaşık otuz beş yıl boyunca Trabzon ve yakın ahalisi ile bağlantılı ticari faaliyetle uğraşmaktaydı. Yıllarca Pontus Cumhuriyeti hayalleri ile yaşayan Konstantin, 4 Şubat 1918 tarihinde Marsilya’da ilk kez Pontus Kongresi’ni toplamayı başarmıştı. Özellikle Akdeniz’e kıyısı olan topraklarda yaşayan Rumların bu kongreye katılımı sağlanmıştı. Mütareke sonrasında siyasi faaliyetlerine hız kazandıran Konstantinides, Atina’da mevcut Pontuslular Komitesi’ne göndermiş olduğu 28 Ocak 1919 tarihli mektubuyla Yunan Hükümeti’ni Pontus meselesine yeterince ilgi göstermemekle suçlamaktaydı.

Karadeniz Bölgesi’nde yerleşik bazı Rumlar 23 Şubat 1919 tarihinde kabul ettikleri ve “Pontus Rum Devleti” kurulması yönündeki isteklerini İngiliz Hükümeti’nin İstanbul’da bulunan Yüksek Komiser’ine iletmişlerdi. Rumların, Karadeniz Bölgesinde tetiklenen sözde “Pontus Devleti” kurma niyet ve çalışmalarına Yunan ordu mensuplarının da destek sağlayabilecekleri bilinmekteydi. Bölgede oluşturulan istihbarat ağı ile elde edilen tespite göre, 30 Şubat 1919 Görele civarındaki Yoran Köyü dolaylarında Yunan üniforması giymiş birçok kişi görüldüğü bilgisine ulaşıldığı gene arşiv belgelerinden anlaşılmaktadır. Şubat 1919 ayını son haftasında sözde “Pontus Milli Ligası Başkanı” Oecomonos, Yunan Hükümeti’nin Trabzon şehrinin, kurulacak olan Ermeni devletinin Karadeniz’de kıyısı olması maksadıyla Ermenilere vaat etmiş olmasını sert bir dille protesto etmekteydi. 4 Mart 1919 tarihinde İstanbul’da yayınlanmaya başlayan “Pontos” adlı gazete, ilk sayısında Trabzon’da Rum Cumhuriyeti’nin kurulmasını sağlamak amacıyla yayın hayatına girdiğini manşetine taşımıştı. Rumların siyasi girişimleri bu yönde devam ettiği dönemde, 8 Mart 1919 tarihinde Fransız Donanmasına ait bir nakliye gemisi ve emniyetini sağlayan Fransız muhribi Zonguldak rıhtımına yanaşarak Zonguldak’a bir tabur asker (Senegalli) çıkardı. Bir gün sonra, 9 Mart 1919 tarihinde ise İngilizler Samsun’a 200 mevcutlu (Hintli) birlik çıkarttılar. İngilizlerin bu çıkartmadan maksatları “Hristiyan halkın güvenliğini” sağlamaktı. Bölgedeki İngiliz kontrol subaylarına göre “Samsun’daki bütün Müslümanlar ve köylüler silahlandırılmıştı”. Mütarekeden dolayı hayallerine yaklaştığını düşünen Trabzon Rum Metropoliti Hrisantos yakaladığı fırsatı değerlendirmiş ve Paris Barış Konferansı’na katılmak üzere deniz yoluyla İstanbul’a gitmiş ve burada İngiliz Yüksek Komiseri Amiral Calthorpe ile görüşmüştür. Metropolit, İstanbul’daki temas ve görüşmelerinin ardından kendisine tahsis edilen Yunan torpidobotu ile 28 Mart 1919 tarihinde İstanbul’dan ayrılarak Yunanistan’a hareket etmiştir. Yaşadığı topraklar üzerinde ayrılıkçı hayalleri olan yalnızca Hrisantos değildi. Samsun Rum Metropoliti Damianos’ta her fırsatta bölgeyi ziyaret eden İngiliz ve ABD’nin kontrol subaylarına, “Pontus Rum Cumhuriyeti'nin Rize ve Trabzon’dan Sinop’a kadar 80-150 millik bir hinterlandı kucaklayarak uzanması gerektiğini” ifade etmekteydi.

İngilizler, Karadeniz Bölgesi genelinde Rumlara açık bir şekilde destek vermeye başlamışlardı. Bununla ilgili olarak bir örneği nakledelim: 10 Nisan 1919 günü İnebolu rıhtımına yanaşan İngiliz muhribini kumandanı karaya çıkarak İnebolu Kaymakam’ı ile görüşmüş, Rum asıllı vatandaşlara birtakım ayrıcalıklar tanınması yönünde kaymakam üzerinde baskı kurmuştur. İngiliz subay, İnebolu’da bazı Rum vatandaşlarla da görüşmeler yaparak cesaretlendirmeye de gayret etmiştir. İngilizlerin desteğini arkalarına alan Yunanlılar, Karadeniz’e zaman kaybetmeksizin açılmışlardı. 27 Nisan 1919 tarihinde evvelce gelen Rum göçmenlerin yerleştirilmesi maksadıyla Trabzon rıhtımına yanaşan Yunan torpidobotundan kıyıya çıkan Yunan askerleri arasından birkaç asker gece saatlerinde alkolü haldeyken şehirde görevli bir erimizin silahını almak istemişlerdi. Silahını teslim etmeyen erimiz, kendisine taarruzda bulunan Yunan askerlerinden birini olay mahallinde öldürmüş, yaşanan olay İtilaf devletlerinin Trabzon’da bulunan görevlileri tarafından önce Trabzon Valisi’ne ardından Erzurum’a gitmek üzere şehirde bulunan 15’inci Kolordu Kumandanı Mirliva Musa Kazım Bey’e de (KARABEKİR) iletilerek; Türk askerinin cezalandırılması ve Yunan askeri için resmi cenaze töreni yapılması istenilmiştir. Ancak Türk tarafınca bu talepler kabul edilmemiştir.

Trabzon Muhafaza-i Hukuk-u Milliye Cemiyeti:

Genel durumun özetle yukarıda izah edildiği günlerde; Trabzon Muhafaza-i Hukuk-u Milliye Cemiyeti Trabzon vilayetinin, Osmanlı Devleti’ne bağlılığını muhafaza etmek, resmi ve ilmi vesikalarla gereken savunmaları yapmak ve millî hakları koruyacak vasıtaların teminine çalışmak maksadıyla kurulmuştur. Kimi kaynaklara göre cemiyet, 12 Şubat 1919 tarihinde kurulmuş ise de nizamnamesi 15 Şubat’ta hazırlanmış ve bir gün sonra 16 Şubat 1919 tarihinde resmî başvuru yapılarak kanuni işlemleri tamamlanmıştır.

Ancak tespitler şunu göstermektedir ki cemiyet resmen 16 Şubat 1919 tarihinde kurulmuş olsa dahi, bu tarihten önce de cemiyet kurma ve savunma fikrinin basına yansıdığı görülmektedir. Vilayetin o dönem etkili gazetelerinden ve sonraki tarihlerde cemiyetin yayın organı olacak olan; ;  Trabzon eşrafından Ahmet Efendi’nin oğlu Faik Bey (BARUTÇU)’in sahibi olduğu İstikbal gazetesinde fikir olarak duyurulmaya başlanmıştı. Bu tespite kaynaklara yansıyan bir örnek verecek olursak; dönemin Ordu Belediye Reisi Furtunzade Yusuf Bey Trabzon Belediyesi vasıtasıyla 6 Şubat 1919 tarihinde “Trabzon İstikbal Gazetesine” şu sözleri ihtiva eden bir telgraf göndermiştir:  “Ordu 6 Şubat 1335 (1919). Trabzon Belediyesine keşide edilen telgraf kopyesinin ahz-u mütaalası hukuku milliyeyi meşruamızın müdafaasını hamiyetperverlerinden ahali-i umumiye (Ordu ahalisi) namına rica eylerim. Ordu Belediye Reisi, Yusuf” (DEMİRCİOĞLU, s: 46).

Furtunzade Yusuf Bey’in, kaygı ve korkularını dile getirdiği bu telgrafın içeriğini 6 Şubat 1919 tarihinde Giresun Belediye Başkanlığına göndermiş olduğu suretinden öğrenmekteyiz. Yusuf Bey’in kaleme aldığı telgraf metni aşağıda sunulduğu gibidir:

“Giresun Belediye Riyasetine (Başkanlığına)

“Asırlardan beri eben an ced (-atadan dededen beri) nan u (-ekmek) nimetiyle yetiştiğimiz olduğumuz ana vatanımızda, yani İnebolu’dan Hopa’ya kadar olan sahillerde Pontus hükümeti teşkiliyle idaresinin Yunanistan’a verileceği, Giresun (-eski) Belediye Reisi Kaptan Yorgi’nin oğlu Konstantin tarafından Paris’te bu havali Rumları namına propaganda edilerek hak kazanılmak istenildiği evrak-ı havadis içeriğinde anlaşılmaktadır ki bu suret, milyonlarla ehl-i İslam’ın, bize nisbetle az olan Rum vatandaşlarımızın esaretini kabul etmek demek olup hakikati bilmeyen Avrupa düvel-i galibesinin mezkûr propagandalara aldanması ve bizim sükûtumuzun ise pek kötü neticeler vermesi beklendiğinden, bu konuda lazım gelen savunmanın, Avrupa’ya delege gönderilmek ve hükümet-i müdafasına müzaheret edilerek meşru hakkımızın muhafazasına çalışmak bilumum ehl-i İslam’a farz bulunduğundan acilen eşraf-ı belde ile müzakere edilerek netice-i kararın birlikte icrası ve İslam nüfusuna karşı Rumların yüzde ne nispetle kaldıklarının bilihrac inbasını sevk-i hamiyetle ve bütün Ordulular adına istirham eylerim. Ordu Belediye Reisi Yusuf” 06 Şubat 1335 (1919) (TOPALLI: s. 111) (BIYIK: s. 24).

Orduluların bu telgrafı, cemiyeti kurmak için faaliyete geçmeye iyi bir vesile olmuş ve belediyede toplananlar arasında yapılan görüşmeler sonucunda meselenin herkesle açık olarak görüşülüp tartışılmasında fikir birliğine varılmıştır (DEMİRCİOĞLU, s:46)

11 Şubat 1919 tarihinde, Cemiyetin Trabzon’daki merkez kurulu başkanlığına Murathanzade Ziya Bey ve üyeliklerine; Eyübzade İzzet Bey, Barutçuzade Hacı Ahmet Efendi, Hatipzade Emin Efendi, Kazazzade Hüseyin Efendi, Abanozzade Hüseyin Efendi, Hacı Ali Hafızzade Mehmed Ali Efendi, Eyüpzade Ömer Fevzi Efendi, Culhazade Hacı Kadri, Hoca Hacı İbrahim Cudi, Temelzade Şevki, Barutçuzade Şevki, Barutçuzade Faik Ahmed, Ustazade Nazmi, Subaşızade Münir, Dava Vekili İbrahim Zübeyirzade Zühtü ve Hafız Mahmut Bey seçilmiştir.

Bu isimlerin çoğu o dönem Trabzon'un güçlü ittihatçı eşrafından kişilerdi. Varlıklı ve güçlü isimlerden oluşan çekirdek yapılanma ilk kongrede cemiyetin başkanlığına Barutçuzade Hacı Ahmet’i seçmişlerdir. Barutçuzade Hacı Ahmet, İttihat ve Terakki Partisi'nin mahrem örgütü olan Teşkilat-ı Mahsusa'nın bölge temsilcisi olduğu bilinmektedir.

Trabzon Muhafaza-i Hukuk-u Milliye Cemiyeti, kurulduktan kısa bir süre sonra Trabzon Vilayeti ’ne bağlı birçok sancak, liva ve kaza ’da (Rize, Giresun, Ordu ve Gümüşhane) şubeleri tesis edilerek açılmıştır. Ordu Kazası Muhafaza-i Hukuk Cemiyeti İdare Heyeti Reisliğine ise Fellekzade Süleman Hilmi Ağa getirilmiştir. Ordu’da köklü bir aileye mensup Fellekzade Süleyman Hilmi Ağa’dan bahis geçen elimizdeki en eski resmi belge, 12 Eylül 1880 tarihinde Trabzon Valisi Sırrı imzalı olarak Dersaadet’e (İstanbul) gönderilen ve “Canik Sancağından başka, diğer livalardaki kıdem, haysiyet, emlak ve servetçe mümtaz olanların isim ve şöhretleri” hakkında bilgi sunulan belgedir. Bu belgede Ordu kazasından toplam 11 isim bulunmakla beraber belgedeki ifade şekliyle “Fellikzade Süleyman Hilmi Ağa” da listeye dâhildir (Ordu Hayat Gazetesi, 02-03-04 Kasım 2022).

Trabzon Muhafaza-i Hukuk-ı Milliye Cemiyeti’in Ordu’daki teşkilatlanması ve öncüleri:

Cemiyetin Ordu’daki teşkilatlanması konusunda çok fazla bilgi kirliliği bulunmaktadır. Şu nettir ki Muhafaza-i Hukuk-ı Milliye Cemiyeti’nin Ordu Kazası Şubesi’nin kurucu reisi Fellekzade Süleyman Hilmi Ağa’dır.

Ayrıca Hazinedarzade Mahmut Mazhar Bey’in kişisel arşivinde mevcut 26 Mayıs 1335/1919 ve 29 Ekim 1335/1919 tarihli belgeler incelendiğinde; o dönem Ordu kazasına nahiye olarak bağlı Bolaman’da, teşkilatının başında Trabzon Vilayeti 1. Dönem Meclis-i Mebusan Mebusu Hazinedarzade Mahmut Mazhar Bey’in bulunduğu görülmektedir.

Yine, bahsi geçen bu iki belgeden anlaşıldığı üzere Hazinedarzade Halid oğlu Mustafa Fehmi Bey’in (-Cüce Mustafa) de Ordu Şubesi İdare Heyetinde olduğunu görmekteyiz.

Diğer taraftan; daha sonraki süreçte Trabzon Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti adını alan teşkilatın Ordu Kazası Perşembe Nahiyesi İdare Heyeti reisliğinde Çürüksulu Ziya Bey’in bulunduğunu adı geçenin yazılı beyanından öğrenmekteyiz (DAB, CA, Fon: 490-1-0-0,GKS: 315-1292-1) (DİZMAN: PALA: ŞEN, s:40-41). Burada şu hususun da altını çizmekte fayda var; Ordu tarihini yazmak adına merhum Çürüksulu Ziya Bey, Ordu Muhafaza-i Hukuk Cemiyeti’nin kurucusu olarak ifade edilmektedir. Ziya Bey, kendi kaleminden hazırladığı ve altına imzasını atmış olduğu beyanında; İstanbul’un işgali üzerine 335 Temmuzunda (1919) firaren Anadolu’ya geçtiğini ve akabinde Ordu’ya geldiğini ifade etmektedir. Dolayısıyla Temmuz 1919’un sonlarında Ordu’ya gelen Ziya Bey’in, 1919 yılı başında kurulmuş bir teşkilatın kurucusu olma ihtimali yoktur.

Bu çalışmanın hazırlık sürecinde edindiğim izlenim ve tespitler şunu göstermiştir; Cemiyetin Ordu kazası teşkilatlanmasında emeği geçen, faaliyette bulunan isimler konusunda açıklık getirilmesi gereken birtakım isimler bulunmaktadır. Bu isimlerin başında birçok çalışmada ifade edildiği şekliyle; “Ordu Müftüsü Yusuf Ziyaeddin (IŞIK) Efendi” gelmektedir.

DEMİRCİOĞLU,s:59’da ve ÖZEL, s: 106’da,  İsmail Bey (Çamaşlı Hacı Ali Ağazade) ve Ordu Müftüsü Yusuf Ziyaeddin (IŞIK) Efendi cemiyetin kurucuları olarak öne çıkartılmaktadır. SARIKOYUNCU, s: 1132’de Prof. A. SARIKOYUNCU Cemiyetin Ordu Şube Başkanlığı görevini Ordu Müftüsü Yusuf Ziyaeddin IŞIK’ın değişik tarihlerde Fellekzade Süleyman Hilmi Ağa ile birlikte yürüttüğünü ifade etmektedir. Bu kapsamda örnek olarak göstereceğim bir başka kaynak; ÇELİK, Ankara. 2017. s:106,107 ve 113’de; Ordu Müdafaa-i Hukuk Cemiyetinin kuruluşunda ve emeği geçen din adamları aktarımında; Müftü Yusuf Ziyaeddin (IŞIK) Efendi’yi işaret etmektedir.

Diğer taraftan, Hüseyin Naim GÜNEY’de 08 Eylül 2020 tarihinde Ordu Olay Gazetesi e-sitesi’nde yayınlanan “Ordu Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Başkanı; Hazinedarzade Cüce Mustafa Bey” başlıklı yazısında; “… Ordu Şube Başkanlığını daha sonra, Hazinedarzade Cüce Mustafa Bey yürüttü. Cemiyetin Ordu’da örgütlenip kuvvetlenmesinde, Hacı Alizade İsmail bey ile Müftü Yusuf Ziyaeddin beyin de çok emekleri vardı…” demek suretiyle “Müftü” Yusuf Ziyaeddin (IŞIK) Bey’i işaret etmiştir. GÜNEY, hemen hemen çoğu yazısında alıntı kaynağı, dip not ve atıf kullanmadığından dolayı bu bilgiyi hangi kaynağa dayandırdığını kestirmek mümkün değildir.

Bu kapsamda, gerek akademik çalışmalar gerekse resmi kurum e-sayfa’ larında yapmış olduğum çalışmalar ise şunu göstermektedir;

1-Birinci Dünya Savaşının başladığı tarihten Cumhuriyetin ilan edildiği 29 Ekim 1923 tarihine kadar geçen süreyi de içine alan zaman diliminde Ordu Müftülüğü görevini Ali Sabri Efendi (-aile soyadı GÜREL) yürütmüştür. Müftü Ali Sabri Efendi 3 Şubat 1911 tarihinde atandığı bu görevi vefat tarihi olan 23 Temmuz 1934 tarihine kadar yürütmüştür (https://ordu.diyanet.gov.tr – 02.05.2024, 23:20) . SARIKOYUNCU’ya göre; “Milli Mücadele’de ulusal harekât yanında yer almıştır. Bu yüzden köyünde ikamet ettiği haftada bir gün meclis toplantılarına katılmasının dışında görevi başında bulunmadığı ve hakkında “Şii mezhebine mensup olduğu” gibi şayiaların çıktığı gerekçe gösterilerek, Ordu Kaymakamlığı’nın 25 Şubat 1919 tarihli telgrafıyla görevden alınması istenmiştir. Meşihat makamı da kaymakamlığın bu talebini uygun görmüştür. Bu konudaki Meşihat makamının 15 Nisan 1919 tarihli yazısı Milli Mücadele karşıtı olan Trabzon Valisi Galip Bey tarafından hemen yürürlüğe konmuş ve 11 Mayıs 1919 tarihinde görevinden ayrılmak zorunda kalmıştır. Ali Sabri Efendi, 12 Temmuz 1920 tarihinde yeniden Ordu Müftüsü olarak atanmıştır. Bu süre zarfında Ordu Müftülüğü görevini vekâleten Hafız Ahmet İlhami Efendi yürütmüştür.” (SARIKOYUNCU,s: 1115-1116 ve 1129)

2-Yusuf Ziyaeddin (IŞIK) Efendi ise; 21 Eylül 1953 ilâ 11 Kasım 1957 tarihleri arasında Ordu Müftüsü olarak görev yapmıştır (https://ordu.diyanet.gov.tr – 02.05.2024, 23:20).

3-İzmir’in işgalini üzerine, Ordulu din âlimleri / ulema tarafından Ordu’dan ve diğer beldelerden 22 Mayıs 1335 (1919) tarihinde Makam-ı Sadaret-i Uzmâ’ya değişik tarihlerde çekilen telgrafların imzacıları arasında da Yusuf Ziyaeddin Efendi bulunmamaktadır (SELVİ, 2007. s:270-271).

Tespitler bu yönde iken Müftü Ziyaeddin IŞIK’ın (-kimi kaynaklarda Ordu Müftüsü Yusuf Ziyaeddin veya Müftü Yusuf olarak da zikredilmektedir) Trabzon Muhafaza-i Hukuk-u Milliye Cemiyeti Ordu Şubesi’nin kurucusu, öncüsü yada başkanı olarak Ordu halkına sunmanın hata olacağını değerlendirmekteyim. Bu demek değildir ki Yusuf Ziyaeddin Efendi din âlimi-adamı olarak Kurtuluş Savaşı yıllarında vatanın savunulması ve işgalden kurtarılması noktasında yararlılık göstermesin.

Ordu Muhafaza-i Hukuk yada Ordu Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’ni anlatırken Ordu’yu 4 Nisan 1921 tarihine kadar Trabzon Vilayetine bağlı (merkez, Hapsamana, Aybastı, Bolaman ve Perşembe nahiyelerinden oluşan) kaza, 04 Nisan 1921’den-29 Ekim 1923 tarihine kadar da Ankara Hükümeti Dahiliye Vekâleti’ne doğrudan bağlı, Canik Sancağından ayrılan Fatsa ve Ünye kazalarını da içine alan “Müstakil Liva” olduğunu dikkate alarak çalışma yapılmalıdır. Aksi halde anlatımı yapılan tarihte Trabzon Merkez Sancağı Ordu Kazası ahalisinden olmayan isimleri Ordu tarihinin bir kısmına hatalı olarak bütünleştirmiş oluruz.

Ordu Muhafaza-i Hukuk Cemiyeti yönetici ve üyelerinin cemiyet merkezinde (Trabzon) iştirak ettiği faaliyetler:

Trabzon Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin kuruluşunu takiben vilayete bağlı kaza ve merkez idare heyetleri; bölge halkının desteği ve yardımlarıyla kısa zamanda Trabzon’da toplanacak olan kongreye gidecek delegelerini seçmiştir. Bu seçimler sonucunda; Trabzon (merkez), Giresun, Tirebolu, Görele, Vakfıkebir, Akçaadad, Maçka, Sürmen, Of, Gümüşhane ve Şiran, Kelkit, Rize, Hopa ve Ordu delegelerinin isimleri belirlenmiş oldu. Yapılan seçim sonucu Ordu adına, Trabzon merkezde yapılması planlanan kongreye katılacak delegeler şu isimlerdi: Hacı Alizade İsmail Bey (ÇAMAŞ), Dava Vekili Hüseyin Avni Efendi ve Dava Vekili “Atinalı – Pazarlı-” Hüsnü Efendi  (ÜÇÜNCÜ, s:37).

Trabzon Müdafaa-İ Hukuk Cemiyeti Kongrelerine katılan Ordulular ve Padişah Huzuruna çıkan Ordulu:

Trabzon Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin Birinci Kongresi 23 Şubat 1919 tarihinde toplandı. Sekiz toplantı ile gerçekleşen kongre sert diyaloglara da sahne olmuştur.

Birinci toplantıda Ordu Delegesi Hacı Alizade İsmail Bey (ÇAMAŞLI) “Reis vekilliğine” ve “Bütçe Encümen Üyeliği” ne seçilmiştir (ÜÇÜNCÜ, s:37). Kongrenin yedinci toplantısında ise; İstanbul’a gönderilecek olan heyetin seçimi de sonuçlanmıştır. Önceki toplantılardan farklı olarak tercihen “İttihatçıların aday olmadığı” bu toplantıda: Ordu delegesi Hacı Alizade İsmail Bey 14 oy alarak, İstanbul’a gönderilecek heyete seçilmiştir (DEMİRCİOĞLU, s:84).

Hacı Alizade –Çamaşlı- İsmail Bey kimdir?

Ordu kazasının Bolaman nahiyesinde 1288 yılında dünyaya geldi. Babası Hacı Mustafa Ağa’dır. Fatsa Rüştiyesi, İstanbul İdadisi ve Mekteb-i Mülkiye’de okudu. 1310 yılında Mülkiyeden mezun oldu. 1311 senesinde Samsun Mutasarrıflığında emrine tayin oldu. Akabinde Fatsa Kaymakamlığına tayin edildi. Yedi sene FATSA Kaymakamı olarak görev yapmasının ardından; Zonguldak Kaymakamlığına atandı. Meşrutiyet’ten bir sene evvel mülkiye kaymakamlığı görevinden ayrıldı. Ordu kazası Muhafaza-i Hukuk İdare Heyeti’nde görev alıncaya kadar geçen sürede; Ordu kazasının Bolaman nahiyesine gelerek ziraatla meşgul oldu (TBMM Arşivi: HT 599-1-2) (Ordu Hayat, 22-23-24.01.2024, Sayı: 5360, 5361,5362.). Eğitimci yazar Hikmet PALA, Hacı Aliaağazde İsmail Bey’in “…Mütarekeden sonra Müdafaa-i Hukuk cemiyetinin Fatsa Şubesi başkanlığı…” yaptığı bilgisi aktarmış olsa da İsmail Bey mütarekeden sonra memleketinde çiftçilikle meşgul olduğunu beyan etmektedir. ARSLAN’a göre; Mütareke sonrası Fatsa Müdafaa-i Hukuk Cemiyetinin kurucu Başkanı Ahmet Hamdi Bey (YALMAN)’dir (ARSLAN, s:117-118). Ahmet Hamdi Bey TBMM’ne sunduğu hal tercümesinde de bu bilgiyi aktarmaktadır (Ordu Hayat, Beş Mebus).

Hacı Alizade İsmail Bey (ÇAMAŞLI), Ömer Fevzi Bey ve Hatipzade Emin Bey’den oluşan heyet, İstanbul’a gidişlerini müteakip 27 Nisan 1919’da Padişah Mehmet Vahidettin tarafından kabul edilmişlerdir. Bu kabulde heyet; “Trabzon Vilayeti ahalisi adına… Padişaha sadakat ve bağlılıklarını, kongre adına Trabzon Vilayetinin Osmanlı Devleti’nden ayrılmama hususundaki kesin kararlarını…” arz etmiştir (DEMİRCİOĞLU, s:92) (PİYALE, s:17).

Yukarıda bahsi geçen üç kişilik heyet İstanbul’da iken Cemiyet İzmir’in işgali üzerine ikinci kongre kararını aldı. İkinci kongre delege ve sancak / kaza / liva idare heyeti reislerinin katılımıyla 22 Mayıs 1919’da toplanmış, görüşmeler 29 Mayıs 1919 tarihine kadar sürmüştür (DEMİRCİOĞLU, s:90). İkinci kongreye Ordu Şubesi’nden katılımın sağlanması maksadıyla 22 Mayıs 1335 (1919) tarihinde Ordu’ya gönderilen telgraf sureti aynen şu ifadelere yer vermektedir:

“Ordu Muhafaza-i Hukuk-ı Milliye Cemiyeti’ne

İzmir hadise-i müellimesi (elem verici olayı) bizleri ikaz ve intibaha davet etti. Biz Devlet-i Osmaniye’ye olan merbûtıyet-i kadîmemizi (çok eski bağlılığımızı) muhafazaya azmetmiş ve vatan yolunda her türlü fedakârlığı icraya ve nihayet terk-i hayata [ölüme] karar vermiş olduğumuzdan ve artık Avrupa’ya murahhas i’zâmına lüzum kalmadığından icap edenlerle hemen veda ederek avdet etmeleri için Dersaadet’te bulunan heyet-i mahsusaya telgraf yazmıştık. Bu telgrafımız ellerine vâsıl olmazdan kendilerinden aldığımız telgraf aynen yukarıya eklendi. Kongrenin Mayıs’ın yirmi sekizinci günü merkez vilayette içtimaa heyet-i merkeziyece karar verilmiş olduğundan en az iki murahhasın yevm-i mezkurda (28 Mayıs günü) Trabzon’da hazır olunmak üzere hemen yola çıkarılması ve Müslümanlık ve Osmanlılığa mahsus olan vakar ve sükunetin muhafazası recâ ve cevabına intizar olunur. 22 Mayıs 1335 (22 Mayıs 1919) Trabzon Muhafaza-i Hukuk-ı Milliye Cemiyeti Reisi Rıza” (Kaynak: Hazinedarade Mahmut Mazhar Bey Arşivi)

Hazinedarzade Mahmut Mazhar Bey’in arşivinde mevcut 26 Mayıs 1335 (1919)  tarihli belgeden de anlaşılacağı üzere; Trabzon Merkez Sancağında toplanan ikinci kongreye Ordu Şube Reisi Fellekzade Süleyman Hilmi Ağa beraberindeki bir başka delege (-ismi tespit edilemedi) ile katılmıştır. Fellekzade Süleyman Hilmi Ağa ve beraberindeki diğer delegenin Ordu’dan Trabzon’a Altay vapuruyla gittiği bilgisine de sahibiz.

Ordu Muhafaza-i Hukuk idare heyetinde bulunan Hazinedarzade Halid oğlu Mustafa Fehmi Bey,  Osmanlı Mebusan Meclisi 1. Dönem Trabzon Vilayeti Merkez Sancağı eski mebuslarından Hazinedarzade Mahmut Mazhar Bey’e gönderdiği mektupta; Trabzon’dan gelen telgrafı işaret ederek kendisinin de kongreye katılımını talep etmekte, katılımın Ordu halkı adına nedenli önemli olduğunu ifade etmektedir. Mustafa Fehmi Bey’in 26 Mayıs 1919 tarihli mektubu aşağıda sunulmuştur.

Görsel: Hazinedarzade Halid oğlu Mustafa Fehmi Bey tarafından kaleme alınan belge

“Hazinedarzade Mahmud Mazhar Bey Efendi Hazretleri’ne

Trabzon muhafaza-i hukuk-ı milliye cemiyeti riyasetinden vârid olan (-başkanlığından ulaşan) telgraf aynen yukarıya eklendi. Mezkûr telgraf üzerine gerek Felekzade (-Süleyman Hilmi Ağa) ve gerek bendeniz tarafından zât-ı alinize çekilen telgrafımız üzerine ne zât-ı âlînizin teşrif etmediği gibi bir cevap da alınamadığı bizi ve bütün arkadaşlarımızı yeis-i kederde bıraktı. Meselenin nezaket ve ehemmiyeti derkâr (aşikar) olduğuna artık zât-ı âlînizin teşrifine intizar etmeye mahal kalmadığından yarın gelecek Altay vapuruyla Felekzade Süleyman Efendi ile beraberinde diğer bir zatın murahhas olarak Trabzon’a gönderilmesine karar verilmiş ise de zât-ı âlîlerinin buhranlı hayat ve ölüm devrinde bizzat burada bulunmanıza bütün Ordu halkı sabırsızlıkla can atmakta olduğundan vusul-i arîzada behemehal (-her ne olursa olsun) buraya teşrifiniz son derecede recâ olunur efendim. 26 Mayıs 1335 (1919) (Mühür) Hazinedarzade Halid oğlu Mustafa Fehmi.”

Hazinedarzade Mahmut Mazhar Bey, kongre tarihinden kısa süre önce eşi Şıhmanzade Ayşe Hanımı kaybetmişti. Annesinin vefat tarihinde henüz beş yaşında olan kızı; Şerefnur ve onbir yaşındaki oğlu Beşir Fuat’ı Ordu’da yaşamakta olan kız kardeşi Ziyneti hanım ve eniştesi Kalfazade Rıfat Bey’e (-daha sonra Ordu Belediye Reisi oldu) emanet ederek Bolaman Yenipazar mevkiinde bulunan çiftlik evine çekilmiştir. Bu dönemde Mahmut Mazhar Bey’i meşgul eden bir başka mesele de ağabeyi Mehmet Emin Bey’in eşi Şıhmanzade Bal Hanım’ın tanı konulamayan rahatsızlığı idi. Hal böyle iken, ikinci kongrenin başlangıcından dört gün sonra davet edildiği Trabzon’a gidememiştir. Kişisel arşivinde mevcut ve Trabzon’un önde gelen isimlerinden gelen “–ki bunlardan bazıları Cemiyet’in Trabzon Merkez İdare Heyeti’nde olan kişilerdir” mektuplar da kendisinin bu müşkül durumuna açıklamaktadır (Ordu Hayat, Mahmut Mazhar Bey-I).

İzmir’in işgaline Ordu ve bağlı nahiyelerinden tepkiler:

 İzmir’in, 15 Mayıs 1919 tarihinde Yunan Krallığı ordusu tarafından işgal edilmesi Osmanlı coğrafyasında geniş yankı bulmuş, Anadolu’nun birçok yerinden işgali proteste eden telgraflar çekilmişti. Trabzon Vilayeti Ordu Kazasından;

 1-Ordu Belediye Reisi (-vekil) Hacı İzzet 18 Mayıs 1335/1919 tarihinde ; “Ordu Kazası Umum Türk ve Müslüman Ahalisi Adına”, (A.VRK.830/41 aktaran H.SELVİ).

2-Dava Vekili İsa (CORDAN) 18 Mayıs 1335/1919 tarihinde; “İçtima Eden Binlerce Ahalisi Adına”, (A.VRK.831/68 aktaran H.SELVİ).

3-Ordu merkez nahiyeden Müderris Salih, Müderris Ahmet, Müderris Salim ve Müderris Ahmet 22 Mayıs 1335/1919 tarihinde; “Umum Ahali-i İslamiye Namına” (A.VRK.832/94 aktaran H.SELVİ).

4-Umum Aybastı Nahiyesi Nahiyesi Ahalisi Namına Belediye Reisi Mesud 20 Mayıs 1335/1919’da, (A.VRK.832/11 aktaran H.SELVİ).

5-Vona Ahalisi Namına Belediye Reisi İbrahim Edhem, Eşreftan: Alipaşazade Fuat, Hacıömerağazade İsmail, İsmail, Hüsnü, Abdulkadir ve Çolakzade Ali 17 Mayıs 1335/1919 tarihinde; “Trabzon’a Tâbi Kırk Bin nüfusu Havi Vona Ahalisi Namına” Dersa’adet’te Makamı Sadaret’i Uzmâya telgraf çekmişlerdir. (A.VRK.830/42 aktaran H.SELVİ).

6-Hazinedarzade Mahmut Mazhar Bey, Hazinedarzade Halil Bey, Hacı Aliağazade Osman, Hacı Aliağazade Ali Rıza, ulemadan Hacı İbrahim ve Muallim Osman Nuri’den oluşan bir heyet Bolaman Nahiyesi adına işgali protesto eden telgrafı 20 Mayıs 1335/1919 tarihinde “Makam-ı Sadaret-i Uzmâ’ya” çekmişlerdir (A.VRK.833/34 aktaran H.SELVİ).

İzmir’in işgali Cemiyet için bir dönüş noktası olmuştur. Hariçten Karadeniz kıyı şehirlerine getirilen Rumların da desteği ile muhtemel bir işgale silahla mukavemet gösterilmesi, asker toplanması, Vilayet-i Sitte (Altı vilayet: Erzurum, Van, Elâzığ, Diyarbakır, Bitlis, Sivas) ile müşterek çalışmak üzere bu altı vilayetten de gönderilecek temsilcilerin katılımlarıyla büyük bir kongrenin toplanmasına karar verildi. Bu karar telgrafla Erzurum Vilayat-ı Şarkiyye Müdafaa-i Hukuk-ı Milliye Cemiyetiyle Van, Diyarbakır, Bitlis, Elâzığ, Sivas Müdafaa-i Hukuk Cemiyetlerine bildirildi. Toplantıda ayrıca; azınlıkların (Rum ve Ermenilerin) işgallerine karşı silahla mukavemet edilmesi fikrinin kabulü ile yöre halkı Kuva-yi Milliye’ye katılmaya başlamıştır. İstanbul’daki Karadenizlilerin çabasıyla Anadolu’ya gizli bir şekilde silah ve cephane sevkiyatı da başlamıştır. Trabzon’daki Alay Kumandanı Ali Rıza Bey ve Barutçuzade Hacı Ahmet Efendi: Trabzon Kuva-yi Milliye Teşkilatını, Giresunlu Topal Osman Ağa ise Giresun teşkilatını kurmakla görevlendirilmiştir (DEMİRCİOĞLU, s:91). Bu gelişmeye paralel olarak, Perşembe’de Çürüksulu Alipaşazade Ziya Bey’in (-kendi beyanı) Temmuz 1335 (1919)’den itibaren örgütlenmeyi üstlendiğini görmekteyiz  (DAB, CA, Fon: 490-1-0-0,GKS: 315-1292-1). 

Bu kongrede 28 Mayıs 1919 Cuma günü alınan karar üzerine, Trabzon Muhafaza-i Hukuk Cemiyeti Merkez İdare Heyeti, İstanbul’a gönderilen üç kişilik heyete bir telgraf göndererek ivedi olarak geri dönmelerini bildirmiştir. İdare Heyeti İstanbul’da bulunan heyetin yetkilerini aşan görüşmelerde bulunduğun tespit edilmesi üzerine heyetin görevlerinin de 23 Mayıs 1919 tarihinde sona erdiğini açıklamıştır. Bunun üzerine aralarında Ordu delegesi Hacı Alizade İsmail Bey (ÇAMAŞ)’inde bulunduğu heyet, Padişah tarafından yapılması emredilen Şura-yı Saltanat toplantısına katılmadan geri dönmüştür (DEMİRCİOĞLU, s:91-93).

Erzurum Kongresi’ne Ordu’dan katılım:

23 Temmuz-7 Ağustos 1919 tarihleri arasında merkezi İstanbul’da bulunan Vilâyât-ı Şarkiyye Müdâfaa-i Hukûk-ı Milliye Cemiyeti’nin Erzurum şubesiyle Trabzon Muhâfaza-i Hukûk-ı Milliye Cemiyeti’nin Erzurum’da birlikte düzenledikleri kongreye Trabzon, Rize, Gümüşhane, Giresun ve Ordu’dan 17 delege katıldı. Kongreye ilişkin detaylar gazetemiz yazarlarından Osman KADEMOĞLU tarafından Ordu Hayat Gazetesinin: 5457 ve 5458 sayılı nüshalarında sizlere aktarılmıştı.

Kongreye Ordu Muhafaza-i Hukuk Cemiyeti Şube Reisi Fellekzade Süleyman Hilmi Ağa’nın vekâletiyle; Ordu delegesi Dava Vekili Arhavili –Hoca- Hasan Bey katılmıştır. Hasan Bey (Hoca Hasan) kimdir? 1872 yılında Arhavi’de dünyaya geldi. Babası, Hattatzade Müezzin Mehmet Efendi’dir. İlk ve orta öğrenimini Ordu’da tamamladı. Ordu sıbyan mektebi ve rüştiyesini bitirdi. Medrese eğitimi alan Hasan Efendi; Ordu Şer’iyye Mahkemesinde kâtip olarak göreve başladı. Kısa süre sonra başkâtipliğe yükseldi (SARIKOYUNCU, s: 1120) (DİZMAN, s:69.70) (GOLOĞLU).

ÇİL, Hasan Bey’in ikinci adı olarak “Hilmi” yi kullanmış, memleket bilgisi olarak da Rize Pazar (-o dönemli adı: Atina) bilgisini aktarmıştır. Yazımın ilerleyen kısmında o dönem ki bir yoklama evrakında tek ad kullandığını (-Hasan) göreceğiz (ÇİL, s:96-97). Bir başka akademik çalışmada da kendisinden “Hasan Efendi” olarak bahsedilmektedir (GÜL, s:98).

Kongre sonunda kaleme alınan bildirge, Sivas Kongresi örneğinde olduğu gibi telgrafla Giresun’a iletilmiş. Buradan da Ordu’ya teslim edilmiştir. Teslim alınan metin; Ordu’da belediye ve mutasarrıflık kapısına asılarak ilan olundu (DİZMAN, s:69.70). Kongreden sonra “Muhafaza-i Hukuk” teşkilat adı yerine “Müdafaa-i Hukuk” kullanılmaya başlanmıştır.

DİZMAN’a göre Erzurum Kongresi’nden sonra Ordu Müdafaa- Hukuk Cemiyeti’nin yeni yönetiminde Furtunzade Yusuf Efendi’nin başkan olduğuna işaret edilse de (DİZMAN, s:69-70; Mahmut Mazhar Bey Arşivinde bulunan 29 Ekim 1335/1919 tarihli belgeden anlaşıldığı üzere Sivas Kongresi öncesi ve sonrasında da Fellekzade Süleyman Hilmi Ağa’nın Ordu Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Heyet-i İdaresi Reisi unvanı ile mühür ve imza kullandığı görülmektedir.  

Bir başka tespit; 16 Mart 1920 tarihinde İstanbul’un işgali üzerine, Heyet- Temsiliye’nin talimatı sonrasında Anadolu’nun birçok yerinden olduğu gibi Ordu’dan da İstanbul’un işgalini protesto eden telgraf çekilmişti. Bu telgraftan da anlaşıldığı üzere;  Sivas Kongresi’nden yaklaşık dört ay sonra da Fellekzade Süleyman Hilmi Ağa’nın Ordu Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Reisi olduğunu görmekteyiz. Ordulular adına çekilen bu telgrafta ikinci imza sahibi kişi ise Müftü İlhami Efendi’dir (ŞAHİNGÖZ, s:403-423) .

Sivas Kongresi’ne Ordu’dan katılım:

4-11 Eylül 1919 tarihleri arasında Sivas’ta düzenlenen kongre; Erzurum Kongresi Heyet-i Temsiliyesi Mustafa Kemal Paşa başkanlığında daha önce, Amasya Tamiminde belirtildiği üzere milli kongre olma özelliğindedir.

Sivas’ta Heyet-i Temsiliye yeniden oluşturulurken Erzurum’da seçilen 9 üye olduğu gibi bırakılmış Batı Anadolu adına 6 kişi daha seçilerek üye sayısı 15’e çıkarılmıştı. Aslında yaşanan bu tereddütlere rağmen, Sivas Kongresi’nin seçtiği Heyet-i Temsiliye, İstanbul hükümetine karşı başlattığı meydan okumayı başarıyla sonuçlandırmıştı. Bir başka deyişle: o günün Ermeni’si nasıl ki kaderini Taşnak veya Hınçak Cemiyeti’ne, O günün Rum’u Mavri Mira veya Pontos Cemiyeti’ne bağlamışsa, o günün Türk’ü de kendi geleceğine ilişkin umutlarını Heyet-i Temsiliye’nin ellerine terk etmiş bulunuyordu (hacettepe.edu.tr 203204/I9.pdf) .

Sivas Kongresi’ne, Erzurum da olduğu gibi Dava Vekili –Arhavili- Hasan Bey (-Hoca Hasan) katılmıştır.

Sivas Kongresi’ne katılan delegelerin tam tespiti hakkında en kapsamlı çalışmanın,  Prof.Dr. Mehmet Fatih SANCAKTAR tarafından yapılmış olduğu görülmektedir. SANCAKTAR’ın, 5 hatıra ve 3 telif eser üzerinde yapmış olduğu kapsamlı çalışmada görünen (Tarih Dergisi, s:482, Tablo-1) Hasan Efendi’nin kongreye katılan delegedeler arasında olduğudur. 

İlaveten; elde ettiğim Devlet Arşivleri CA evrakı (Sivas Kongre’sine gelen murahhasların listesi “110-9-1-1”) incelendiğinde de Hasan Efendi’nin (Hoca Hasan Efendi) Ordu adına Sivas Kongresi’ne katıldığını görmekteyiz. Tekrar hatırlatmak gerekirse; Sivas Kongresi döneminde yukarıda da bahsettiğimiz gibi Fellekzade Süleyman Hilmi Ağa Sivas Kongresi döneminde, Ordu Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Reisi’dir.


Bu aşamada şunu eklemek isterim; kimi yazarlara göre Dava Vekili Hasan Bey (-Hoca Hasan Efendi) ‘in soyadı kanunu ile “KORAL” soyadını aldığı, Trabzon (9.dönem) eski milletvekillerinden oğlu Tevfik KORAL’ın babası olduğu bilgisine ulaşmaktayız  (ÇİL, s:96). Ancak Tevfik KORAL’ın TBMM Arşivinde mevcut şahsi evrakını incelediğimizde ise durum farklıdır. Tevfik Bey, 1906 Trabzon doğumlu olup baba adı Şemsettin, anne adı Mevlüde’dir (TBMM arşivi, HT_1912_1_9.). Dolayısıyla aktarılan bilgi doğrulanmaya yada düzeltilmeye muhtaçtır.

Sivas Kongresi’nde Alınan Kararlarının Ordu’ya Ulaşması:

Mondros Mütarekesinden sonra siyasi atmosferin en yüksek olduğu günler yaşanıyordu. Mustafa Kemal Paşa bütün askeri ve mülki yetkilerinden ve hatta Padişahın fahri yaverliğinden istifa etmişti. Hakkındaki tutuklama kararına rağmen siyasi mücadeleyi, teşkilatlanmayı başlatmış Erzurum Kongresi’nin sonrasında Heyet-i Temsile Reisi olarak Sivas Kongresini organize etmişti. Kongrede alınan kararlar belirli merkezlere telgrafla iletilmiş, telgraf gönderilmeyen merkezlere de Sivas’tan telgraf alan merkezler bildirgeyi teslim edeceklerdi.

O tarihte Giresun Kaymakam Vekili olan Pertev Bey, 26/27 Eylül 1335/1919 gecesi Sivas’ta bulunan Anadolu Müdafaa-i Hukuk Heyeti Riyasetine (Başkanlığına) gönderdiği şifrelenmiş telgrafında; kongrenin beyannamesini alarak civar kazalara ve tevzi’ edilmek (dağıtılmak) üzere kâfi miktarda basılması maksadıyla matbaaya verdiğini ve sonraki gün matbadan çıkacağını bildirmektedir (DAB, CA: 110-9-1-11 /2-0-12).  Sonraki gün, 27 Eylül 1335/1919 tarihinde ise dönemin Giresun Müdafaa-i Hukuk Reisi Eşref Bey (-Dizdarzade) Sivas Kongre Heyeti’ne gönderdiği şifreli telgrafta; 200 nüsha basılan kongre kararlarının Tirebolu, Görele ve Ordu’ya gönderildiğini bildirmiştir (DAB, CA: 110-9-1-11 /2-0-33). Eşref Bey aynı telgrafında Ordu, Tirebolu ve Görele merkezlerinden gelen telgraflarda; mülhakatın (-kaza / sancağın) reislerinin, Müdafaa-i Hukuk teşkilatının Vilayet yöneticilerini gevşeklik ve tembellikle suçladıklarını, kınandıklarını ve itaat etmeyeceklerini bildirdiklerini de aktarmaktadır.

Aynı tarihlerde Mustafa Kemal Paşa ve Torul’da bulunan 3’üncü Fırka Komutanı Halit Bey arasındaki bir telgraf yazışmasında da Paşa; Giresun, Ordu, Tirebolu ve Görele kazaları Müdafaa-i Hukuk Cemiyetlerinin Trabzon Müdafaa-i Hukuk Merkez Heyeti’ne duydukları güvensizlikten bahsetmektedir:

Şifre, Sivas 28 / 9 / (13)35 (28 Eylül 1919)

Torul’da Kaim-makam Halid Bey Efendi’ye

“1…2…3…4…5-Trabzon Heyet-i Merkeziyesinin bir takım menfi (olumsuz) tebligat ile mülhakat (-Trabzon Vilayetine bağlı sancak ve kazalar kastediliyor) heyet idarelerinin zihinlerini karıştırdığı anlaşılıyor. Giresun, Ordu, Görele, Tirebolu kazaları Trabzon’daki Heyet-i Merkeziye’den şikâyet ve bu heyet-i merkeziyeye güvensizlik beyan eylemektedirler. Bütün vilayetin mazhar-ı itimadı ve her türlü ihtirasattan münezzeh bir heyet-i merkeziyenin vücudu pek ziyade şayan-ı arzudur. Hürmetle gözlerinizden öperim, kardeşim.  Mustafa Kemal. (ATASE Arşivi. A:4-1, D:1335/3-1, F:13) (ATBD-145, Belge: 68-68/1). Gerek ATASE uzmanları gerekse bu konuyu çalışan tarihçiler; 5’inci madde de Mustafa kemal Paşa’nın Ordu, Giresun ve Tirebolu’nun heyeti temsiliye adaylarını kendilerinin belirlemesi işaret ettiğini belirtmektedirler.

 1919 yılın sonbaharında yaşanan muhaberattan gördüğümüz başta Fellekzade Süleyman Hilmi Ağa öncülüğündeki Ordu Müdafaa-Hukuk İdare Heyeti olmak üzere; Giresun, Görele ve Tirebolu Müdafaa-i Hukuk heyetleri vilayet merkezinde yaşanan menfi gelişmeler karşında taraflarını Heyet-i Temsiliye’den yana belirlemişlerdir. Şu aşamada bir konuya değinmekte fayda görmekteyim. Çürüksulu Ziya Bey, 1943 yılında CHP yönetimine sunduğu mebusluk başvuru beyannamesinde şu ifadeleri kullanmıştı; “…335/1919 Temmuzunda firaren Anadoluya geçtim ve Ordu kazasına gelerek teşekkül etmiş olan müdafayı hukuk cemiyetindeki azaların seciyesizliği, İstanbul hesabını okşamakta olduğunu görerek müdafaayı hukuk teşkilatını takviye ederek vatani vazifeyi ele aldım…” (DAB, CA. Yer:  315-1292-1). Çalışmanın bu aşaması ve bundan sonraki kısmında da nakledeceğimiz üzere Ziya Bey’in işaret ettiği “seciyesiz” yani “karaktersiz” heyet aza / üyelerinin menfi durumlarına ilişkin döneme ait bir belgeye ve akademik çalışmaya tesadüf edemedik. Keşke bilinenler vaktiyle açık açık yazılsa idi.

Kritik günler… 

Süleyman Necmi Bey’in ardından 19 Nisan 1919 tarihinde Trabzon Valisi olarak atanan Mehmet Galip Bey İttihatçı düşmanı bir bürokrattı. Saray’a bağlı siyasilerin ve eski askerlerin cirit attığı Trabzon’a atanmış olan vali hakkında Karabekir Paşa, tespitinde şunları da eklemişti; “dehşetli ittihatçılar aleyhinde olmakla beraber yaşı ilerlemiş ve kuvvetle muhalefet edemeyecek biriydi…”(ÖZEL, 2012 s:127). Kolordu Komutanlığına atanan ve Vali M. Galip’le aynı vapurda seyahat eden Musa Kazım Paşa günlüğüne Trabzon’a gelişinin ilk günü şu notu yazmıştı:

19 Nisan 1919 Cumartesi, Trabzon.

Öğle yemeğinde vali beyle birlikte belediye namına verilen ziyafette idik. Yemekten sonra İstanbul'a hareket üzere olan Şehzade Miralay Cemalettin Efendi'yi ziyaret ettim. Trabzon Muhafaza-i Hukuk Cemiyeti, Trabzon eşrafından 21 kişi. 11'i heyet-i merkeziye, 10'u heyet-i idare. Hedefleri Avrupa'ya heyet gönderecekler, rica edecekler. Dedim ki bu iş ölüme mahkûm hastanın başında memlekete mersiye okumaktır. Bugün iş Mehmet'in süngüsünün ucundadır. Ben ve ordum bu uğurda öleceğiz ve kuvvetle milletin hakkını alacağız. İstanbul'daki İtilaf donanması bugün bostanlardaki korkuluk gibidir. Ermenileri ise bir hamlede ezmek hiçtir. Bu fikrim belediye reisine ve bazılarına hüsn-i tesir etti ve bu esasta çalışmaya başladılar. 15’inci Kolordu K. Musa Kazım.”

Saraya doğuştan bağlı ancak Trabzon’daki mesaisinde iki taraflı oynayan Vali M. Galip Bey Eylül 1919’da yaşanan krizinde mimarı idi. Eylül 1919 ayında Trabzon’un, Milli Mücadele hareketinin merkezine karşı muhalefet ettiği bir dönemin başlangıcı olmuştu. Sivas Kongresi sonrasında artan muhalefet, zamanla Milli Mücadele aleyhtarı bir hal almıştı. Erzurum Kongresi’ne katılan ve burada Heyet-i Temsiliye’ye seçilen Trabzonlu İzzet ve Servet Bey’ler Sivas Kongresi’ne katılmayı reddettiler.

Trabzon’da İzzet ve Servet Beylerin başı çektiği bir gurup cemiyet üyesi; Sivas’ta alınan kararların Erzurum Kongresi’nde alınmış kararlarını değiştiren kararlar olarak değerlendirmektedirler. Bununla birlikte İstanbul’la muhabere irtibatının kesilmesini de kabul etmemekteydiler. Gümüşhane’den Zeki Bey’in desteğini de alan gurup İstanbul’a heyet gönderilmesini talep ediyorlardı. Son olarak 20 Eylül 1919 tarihinde Trabzon’dan “Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Trabzon Merkezi” imzasıyla “Sivas Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Merkeziyesi’ne” çekilen telgrafta ise, kendilerinin “Erzurum Kongresi kararları dışında hiçbir kararı kabul etmediklerini, Sivas’taki heyetin bu konudaki tutumunu öğrenmek istediklerini” bildirmişlerdi. Bu dönemde Erzurum’da bulunan Kolordu Komutanı Musa Kazım Paşa’ya Trabzon ileri gelenlerinden sekiz kişinin de imzasıyla bir telgraf çekilmiş, İstanbul’la resmi muhabere müsaade edilmesi istenmişti. Trabzon’da yayınlanan Selamet gazetesinin sahibi Ömer Fevzi Bey’in gerek gazetesi gerekse ahali içerisindeki faaliyetleriyle Heyet-i Temsiliye karşıtı tavırları da o dönem ki gerginlikte önemli bir yer tutmaktaydı.

Trabzon Valisi Mehmet Galip Bey’in tüm faaliyetleri, karargâhı Torul’da bulunan 3’üncü Kafkas Fırkası Komutanı Erkan-ı Harp Kaymakamı Halit (-Deli Halit) tarafından takip edilmeye başlanılmıştı. Musa Kazım Paşa (KARABEKİR), Vali Mehmet Galip Bey’in İstanbul’la sıkı irtibatta bulunduğunu, Müdafaa-i Hukuk’u ve halkı kışkırttığı kanaatine varmış ve Trabzon’da daha fazla kalmasını zararlı bulmuştu (age,s:141). Kolordu Komutanı Kazım Paşa, 21 Eylül’de 3’üncü Fırka Komutanı Erkan-ı Harp Kaymakamı Halit (-Deli Halit) Bey’e gönderdiği telgrafta Trabzon Valisi Mehmet Galip Bey’in tutuklanmasını emretmiştir. Fırkan Erkan-ı Harp Reisi Rüştü Bey’in kontrolündeki tertip sonunda Trabzon Valisi tutuklanarak Erzurum’a nakledildi. Vali’nin sevkine ise; Halit Bey’in yaveri Mülazım-ı evvel İsmail Bey (İsmail Hakkı TEKÇE) görevlendirilmiştir. Bu sıcak gelişmenin yaşandığı günlerde Padişah’ın 20 Eylül 1919 tarihli bildirisi Trabzon’a ulaşmış ve Trabzon’da etkili olmuştu (age,s:142).

Cumhuriyet tarihimizde “Trabzon Meselesi” olarak adlandırılan bu çalkantılı günler Ordu’ya da yansımış Ordu Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti, Tirebolu ve Görele Cemiyetiyle birlikte süreçten duydukları rahatsızlık, yukarıda bahsettiğimiz gibi 27 Eylül 1335/1919 tarihinde dönemin Giresun Müdafaa-i Hukuk Reisi Eşref Bey (-Dizdarzade) vasıtasıyla Sivas Kongre Heyeti’ne gönderdiği şifreli telgrafta da gündemi oluşturmuştur.

Ordu’ya gelen talimat:

Trabzon Valisi Mehmet Galip Bey’in tevkif edilmesinden sonraki günlerde Trabzon ve bağlı sancak / kazalarda yaşanan gerginlik yerini sükûnete bırakmıştı. Sivas Kongresi ardından baskılara daha fazla dayanamayan Damat Ferit Hükümeti 30 Eylül 1919 gecesi istifa etmiştir. Mustafa Kemal Paşa, 4 Ekim 1919’da Temsil Heyeti adına Trabzon Telgraf Başmüdürlüğüne, Ordu ve Giresun Müdafaa-i Hukuk cemiyetlerine telgraf çekerek; Damat Ferit Hükümetinin istifasıyla kurulan yeni hükümet ve üyeleri ile telgraf haberleşmesinin ikinci bir talimata kadar durdurulmasını bildirmiştir (PİYALE, s:74, dipnot:240).

Meclis-i Mebusan-ı Osmanî son mebus seçimleri:

Damat Ferit Hükümetinin istifasından sonraki süreçte Meclis-i Mebusan’ın mebus seçimlerinin yapılması gündeme gelmiştir. Mustafa Kemal Paşa’nın meclisin İstanbul dışında toplanması düşüncesine rağmen meclisin İstanbul’da toplanması kararlaştırıldı. Sancılı geçen mebus adayı belirlenmesi sürecinde Ordu Müdafaa-i Hukuk teşkilatına bağlı Bolaman nahiye teşkilatının başındaki isim olan Hazinedarzade Mahmut Mazhar Bey’e adaylık teklifi sunulmuşsa da Mazhar Bey bu teklifi reddetmiştir. Meclis-i Mebusan’ın I. Dönem Trabzon mebusu ve Meclis Bahriye Encümen Reisi olarak görev yapmış olan, Mahmut Mazhar Bey kendisine sunulan adaylık teklifi karşısında şu cevabı vermiştir:

“…Ordu kasabasının yedi sekiz seneden beri Belediye Reisi Furtunzade Yusuf Efendi’dir. Eskisi Felekzade Süleyman Efendi’dir. Mebus olmağı katiyen arzu etmiyorum sebebi vatanımızın ân tarihini yaşadığı ve gayet tehlikeli bir vaziyette bulunduğu bir zamanda mebusluk gibi ağır bir yükü üzerime almak için ehliyet ve iktidara mâlik olmadığım ve sıhhatim yerinde olmamasıdır. Haddimi bilirim tecâvüz etmek istemem…”  (Not: Mahmut Mazhar Bey yazıları için yayınlanmış kaynaklara Ordu Hayat Gazetesi arşivinden ulaşabilirsiniz).

Mebus adayları hakkında, 3’üncü Fırka’nın Komutanı Erkan-ı Harp Kaymakamı Halit Bey, Maçka telgrafhanesinden Sivas’ta bulunan Mustafa Kemal Paşa’ya kapsamlı bir telgraf çekmiştir. Halit Bey, telgrafında gerek Trabzon Müdafaa-i Hukuk Merkez Heyeti gerekse Heyet-i Temsiliye tarafından zikredilen adaylar hakkında kapsamlı değerlendirmede bulunmuştur. Telgraf içeriğinde o dönem Şebinkarahisar Mutasarrıf Vekili olan Perşembeli Rıfat Bey (-Rıfat VONA)’in kendisinden beklenen adaylık müracaatından imtina ettiği görülmektedir. Kaymakam (Yarbay) Halit Bey’in, Mutasarrıf Rıfat Bey’e dair Mustafa Kemal Paşa’ya aktardığı bilgi şu şekildedir:  “…Yedi mebus çıkaracak olan Trabzon sancağının namzetleri olarak Hüsrev, Servet, İzzet, Ali Şükrü, Hafız Mehmed, Eşref ve Rıfat Beyler tensip edilmiş ise de İzzet, Servet Beylerin mebus olmamaları arzu buyuruluyor. Bundan başka Karahisar-i Şarki mutasarrıfı vekili Rıfat Bey’in dahi Müdafaa-i Milliye namına namzetliğini vaz’ etmediği Trabzon Mevki Kumandanlığı tarafından bildiriliyor…27/10/(13)35 (27 Ekim 1919) Kaim-makam Halit”

Rıfat VONA, o dönem Meclis-i Mebusan’ın mebusluk seçiminde adaylığı beklenmesine rağmen niçin aday olmadığını 24 yıl sonra, 1943 yılında şu sözlerle açıklamaktadır: “…Mütareke devresinde Karahisar-ı şarki Murasarrıflığı vekâletinde bulundum… Heyet-i Temsiliye’ce nazar(ı) dikkate alınarak 335 (1919) senesinde başlanan meclis mebusan intibahında Trabzon Vilayeti’nden namzet olarak gösterildim ise de Livanın (-Şebinkarahisar kast ediliyor) ehemmiyet ve nezaketi vazifeden ayrılmama mani olmuştur…” (DAB, CA. Yer:  315-1292-1) (PİYALE, s: 75-76, dip not: 249).

3’üncü Fırka Komutanı Kaymakam Halit Bey’in 27 Ekim 1919 tarihli telgrafının son maddesinden;  Meclis-i Mebusan’ın mebus seçimleri öncesinde Hürriyet ve İtilafçıların ahali üzerinde yarattıkları baskı ve fikir ayrılığı karşısında Heyet- Temsiliye namına bir subayın Ordu’ya gönderildiği anlaşılmaktadır; “(h)… Yakınlığa binaen Fırka Kumandanı (Tümen Komutanı) İsmail Hakkı Bey’in ora ile meşgul bulunması ve Ordu’ya gönderdiğim zabite (-subaya) yardım etmesi çok gerekli görülmektedir.  Bu hususta gerekli emrin verilmesi acele olarak gerekmektedir. Ve baladaki izahata ve oluşan duruma nazaran ne yapılması gerektiği ile icap eden açıklama müteakiben Heyet-i Temsiliye’nin incelemesine ve isabetli kararına arz edilecektir, Paşa Hazretleri.

Ve nihayet, Trabzon Vilayeti genelinde yapılan mebus aday belirme ve seçim süreci sonrasında Ordulu Hacı Aliağazade İsmail Bey (ÇAMAŞLI) 179 oy alarak Trabzon Sancağı mebusu seçilmiştir. Ancak İsmail Bey, kendi ifadesiyle; İstanbul mebusluğuna intihab olunmasına rağmen meclisin malum olduğu üzere feshi ile memleketine dönmüştür (HT 599-1-2 ve SM 5991-2). Yaptığımız araştırmada İsmail Bey’in meclis sicil numarasının 750 olduğunu öğrenmiş bulunmaktayım (EZHERLİ, s:190).

Ordu Müdafaa-i Hukuk Reisi Fellekzade Süleyman Hilmi Ağa’nın Hazinedarzade Mahmut Mazhar Bey’e gönderdiği yazı:

Bu kısımda, Ordu Müdafaa-i Hukuk Reisi Fellekzade Süleyman Hilmi Ağa imzalı 18 Aralık 1919 tarihli bir belgeden ve içeriğinden bahsedeceğiz. İçeriğinin bir kısmını aktaracağımız bu belge dâhil birçok ticari, siyasi ve ailevi konulara ilişkin belge ve dökümanlarla, Hazinedar Mahmut Mazhar Bey tarafından sağlığında oluşturulan kişisel arşiv;  oğlu Beşir Fuat HAZİNEDAR’a Beşir Fuat Bey’den de yeğeni, (-kız kardeşi Şerefnur Hanımın oğlu)  Mahmut Rıfat KADEMOĞLU’na intikal ederek günümüze kadar ulaşmıştır. Bu kişisel arşiv, vaktiyle Hazinedarzade Mahmut Mazhar Bey’in oğlu Beşir Fuat tarafından Ordu’daki bir kütüphaneye hibe edilen ve kısa süre sonra kaybolan nadide eserlerle aynı kaderi paylaşmamıştır. Mahmut Mazhar Bey’in arşivinde; Ordu Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’ne gönderilen;

1-Mustafa Kemal Paşa şifre imzalı dört adet şifreli telgraf,

2-Cephe-i Garp Kumandanı Çerkez Ethem şifre imzalı iki adet şifreli telgraf,

3-Müdafaa-i Milliye Vekili Fevzi şifre imzalı bir adet şifreli telgraf,

4-Salihli Müdafaa-i Hukuk Reisi Zâhid şifre imzalı bir adet olmak üzere toplam sekiz adet telgraf günümüze intikal etmiştir.

Konumuza dönecek olursak, başında Damat Ferit’in bulunduğu İstanbul Hükümeti ve o hükümetin atadığı Trabzon Valisi Mehmet Galip’in bulunduğu kadro ve bir kısım muhalif ve milli mücadele karşıtı azaların Sivas Kongre’si kararlarını tanımadıkları yönündeki sert muhalif tutumları Trabzon Müdafaa-i Hukuk İdare Merkezi ile Erzurum’da seçilen Heyet-i Temsiliye arasında gergin günler yaşanmasına neden olmuştu. Bu evrede Ordu, Giresun, Tirebolu ve Görele kazalarının idare heyetleri Trabzon’da bulunan merkez heyete güvenmediklerini ve tanımadıklarını açıkça ifade etmişlerdir. Fellekzade Süleyman Hilmi Ağa tarafından 29 Ekim 1919 tarihli olarak Hazinedarzade Mahmut Mazhar Bey’e gönderilen yazıya, Trabzon’dan Ordu’ya çekilen üç telgraf sureti de eklenmiştir.

Bunlardan 18 Teşrin- evvel 335 / 18 Ekim 1919 tarihli ve Trabzon’da Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Heyet-i Merkeziye Reisi Sabri imzalı telgraftan öğrendiğimiz üzere; Hacıalizade Mehmed Salih, Barutçuzade Ahmed, Gazazzade Ahmed,  Nemlizade Sabri, Hatipzade Fazıl, Molla Bey, Eyübzade Daniş, Hacı Ahmedzade Hafız Mehmed ve Kasımzade Temel Beyler / Efendilerden oluşan yeni bir merkez heyetinin oluşturulduğudur. Sabri Bey telgrafında şu ifadelere yer vermiştir:

Ordu Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’ne

Heyet-i Temsiliye’den alınan iki kıta telgrafname suretleri aynen yukarıya eklendi mucebince icra kılınan intihâb neticesinde ekseriyet kazanmış olan âtîde esâmîsi muharrer zevâttan mürekkeb (aşağıda isimleri yazılı kişilerden oluşan)  Heyet-i Merkeziye (-Trabzon) teşekkül etmiştir. Bundan sonra heyet-i merkeziye ile haberleşilmesi ve Heyet-i Temsiliye’den vuku bulacak tebligatın günü gününe tebellüğ ve yayınlanacağı, 18/10/35 -  (18 Ekim 1919) Trabzon’da Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Heyet-i Merkeziye Reisi (Sabri)

Hacıalizade Mehmed Salih, Barutçuzade Ahmed, Gazazzade Ahmed , Nemlizade Sabri, Hatipzade Fazıl, Molla Bey, Eyübzade Daniş, Hacı Ahmedzade Hafız Mehmed, Kasımzade Temel.

 

Kısa bir metinden oluşan bu telgraf, bir önceki Trabzon’da Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Heyet-i Merkeziyesi’nin bölgede oluşturduğu menfi havayı dağıtmayı, yerine birlik ve beraberliği sağlayacaklarını taahhüt edercesine kısa ve manalı ifadeler taşımaktadır. Sabri Bey’in “…Bundan sonra heyet-i merkeziye ile haberleşilmesi ve Heyet-i Temsiliye’den vuku bulacak tebligatın günü gününe tebellüğ ve yayınlanacağı…” bu vaziyete işaret etmektedir.

 Sabri Bey’in telgrafı üzerine Ordu Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Heyet-i İdaresi Reisi

Süleyman Hilmi Ağa 29 Teşrinievvel 1335 / 29 Ekim 1919 tarihinde Hazinedar Mahmut Mazhar Bey’e bir yazı göndererek kendisinden beklenenleri ve geçmiş tarihte Trabzon’dan Ordu’ya gelen telgraflar suretlerini aktarmıştır.

Görsel: Fellekzade Süleyman Hilmi  Ağa tarafından, Hazinedarzade Mahmut Mazhar Bey’e gönderilen belge. Belgedeki el yazı ve imza Süleyman Hilmi Ağa’ya aittir.

 

Bolaman nahiyesi eşrafından Hazinedarzade izzetlü Mahmud Mazhar Bey Efendi Hazretleri’ne

Trabzon Heyet-i Merkeziyesi’nden alınan telgrafnameler sureti aynen yukarıya eklendi. Gereğince icrasıyla beraber, oraca da tatbikatına ehemmiyetle ve süratle himmet olunmak üzere ekiyle beraber gönderilen Erzurum kararlarının ikinci maddesi gereğince nahiye heyet-i idaresi üçüncü maddesi mucebince yedi zat olmak üzere kaza heyet-i idaresi intihabıyla esâmîlerinin (isimlerinin) acilen iş’ârı, köy idare heyetiyle teşkilatının da peyderpey icra, buraya da görülen işlerden malumat itası hususuna himmet olunması.

29 Teşrinievvel 1335 (29 Ekim 1919)

Ordu Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Heyet-i İdaresi Reisi

Süleyman Hilmi

 

Son iki telgraf sureti ile bu çalışmamın sonuna geldik. Maksadım yalnızca müspet kaynakları kullanarak; atadan dededen duyulmuş yaşanmışlıklar, kimi insanlar için ailesinden bir kahraman çıkartma gayretiyle oluşturulmuş, kimilerince de sanal bir tarih oluşturma gayretlerinin ötesinde bir çalışma sunmaktı. Umarım bunu bir nebze de olsun başarabilmişimdir. Kaynaklar kısmında listelediğim tüm eser ve belgeleri haftalar içerisinde okudum ve karşılaştırdım. Doğruya ulaşmak adına yanlış yapmaktan sakındım.

Kronolojik bir anlatımla izah ettiğim günler ve yaşanmışlıkların Ordu’su, Birinci Balkan Harbi’nden Mütarekeye kadar türlü fenalıklara maruz kalmıştır. Bu fenalıklar yalnızca düşmandan gelmemiştir. Hariçten getirilerek yerleştirilen Rumlar ve Osmanlı tebaası olan Rum ve Ermenilerin yanı sıra Müslüman tebaadan da fenalıklar görülmüştür. Yerel hükümetin başındaki kaymakamlardan tutunda kaymakamlık memurları, sözüm ona ahalinin önde gelenleri de Osmanlı Devletinin zor günlerini fırsat bilip türlü türlü hatalar içerisine girmişlerdir.

Muhafaza- Hukuk teşkilatlanması kritik bir süreçtir. Bir yanda Osmanlı Devleti bir yanda ise Karadeniz vilayetlerinde cirit atan İngiliz kontrol subayları ve bunların inisiyatif kullanmayan hükümet görevlileri ve askeri makamlar üzerindeki baskıları bilinmektedir. Öyle ki Perşembe ve Ordu Askerlik Şubelerinin depolarında mevcut tüfeklere el konulması gibi sert uygulamalar yaşanmıştır.

Asayiş bozukluğu o dönenim başlıca sorunu idi. Hazinedar Mahmut Mazhar Bey bir belgede durumu en iyi haliyle şu sözlerle özetlemiştir;

“Maruz-ı âcizleridir, 29 Temmuz 1335/1919 tarihli mektub-ı âlîleri 23 Ağustos’ta enâmîl-pîrâ-yı iftihârım oldu [elime ulaştı]. Bendeniz Temmuz ortalarında Ordu’ya giderek bir aydan ziyade çocuklarımın yanında kaldım. On gün evvel döndüm. Buradaki işlerimizin halledilmesiyle uğraşıyorum. Yapayalnız acı içinde hayat geçiriyorum… Asayiş ve emniyet bizim tarafımızda da yok. Meydanda belli başlı eşkıya yok fakat fena kişiler o kadar çoğaldı ki yapılan fenalıklar kimler tarafından yapıldığı anlaşılamıyor anlaşılsa bile hakkıyla tahkikat ve takibat yapılarak meydana çıkarıldıkları yok bundan cesaret alarak hane basmak, yol kesmek, kadın kaldırmak, ırza tecavüz etmek, köylerde şuna buna para tevzî’ ederek [dağıtarak] almak, ve insan öldürme gibi suçlar günden güne artmaktadır. İnzibat ve temin-i asayişe memur olanlarda ciddi faaliyet görülmüyor. Görülmedikçe asayişi bozan olaylar eksilmiyor. Rüşvetin önüne geçilemedi. Bu halde gider ise geçileceği de yok…”

 

Hazinedarzade Mahmut Mazhar Bey’in 1919 senesi Ordu’sunu anlatımı bu konudaki bir başka belgeye göre oldukça ılımlı. Zira Sivas’ta bulunan Heyet-i Temsiliye Reisi Mustafa Kemal Paşa, kendisine ulaşan şikâyetler üzerine Ordu’ya bir Mülkiye Kaim_makamı göndererek kapsamlı bir tahkikat yapmasını emretmiştir. Tahkikata memur edilen Artova Kaymakamı Ahmed Hamdi Bey’in;   Fi 16 Teşrin-i-evvel Sene (1)335 (16 Ekim 1919) tarihli rapor metninde anlatılanlar aynen şu şekildedir:

Görsel: Ordu Tahkikat Raporu

 

“Hû / Sivas’ta Milli Kongre Heyeti Riyaset-i Celilesine”

Trabzon vilayeti dâhilinde olan Ordu kazasında bir seneden beri devam eden münasip olmayan hallerden dolayı oluşan sonuçların son günlerde hal aldığı durumu aşağıda nazar-ı dikkat-i devletlerine arz eyliyorum:

Yüz altmış bini mütecaviz nüfus ve altı nahiyeyi kapsayan Ordu kazasında hükümet idaresi tesis etmeyerek şekl-i devletin ve umur-ı milleti temsil eden hükümet dairelerindeki memurlardan bir ikisinin dışında kendi adlarına ve destekçilerine çalışmış ve çalışıyor olduklarını,

1918 senesinde kazada, kaymakamlıkta bulunan civarın âşar ve iaşesi çalınıp, aşırılmış ve ayrıca ambar için dört milyon kuruş miktarında da rüşvet alındığı gibi daru’l-eytam daru’l-mesai ve şevkat yurdu gibi hayır müesseselerinde dahi yüklü miktarda ve şayan-ı hayret bir surette görevi kötüye kullanma ve hırsızlık yapılmış olduğunu,

Hükümet memurlarının her işten azade çekinmeden melanet ve ihanetlerine devam ederken yine rüşvet alıp vermekten mütevellid oluşan kötü ortamda, asker firarilerinden üç beş kişi az sayıda adamı ve yardakçısıyla haydutluk ve soygunculuk yapmakta ve bunların halkın malını gasb etmekte, canına taarruz etmekte ve cinayet işlemek suretiyle berâ-yı servet kazanarak bir feodalite devri açtıklarını,  

Sayısı ve adları bilinen eşkıyanın en ehliyetlisi peder ve dayı ve bir adları dahi dâhil olduğu halde ve devletin koyduğu vergi ölçüsünde ahaliden ehl-i servet ve zenginliği nedeniyle kin besledikleri takıma vergi koyan Meletlioğlu İzzet ve ikinci derecede Topuzoğlu Ahmed ve üçüncü derecede Sarı Ahmed ve rüfekası ile bunların haricinde peyderpey doğmakta olan müteferrik haydutlar olduklarını, 

 

Meletlioğullarının bir defasında kaymakamlığa vekâlet etmekte olan bir zat tarafından şiddetle takip edilmiş olduğu ve dört arkadaşıyla cerh olunduğu halde asaleten bu görevde bulunan şimdiki kaymakam Ali Daniş Efendi’nin gelmesiyle, sürdürülen kanuni tahkikatın ricacıların istekleriyle sonlandırıldığı ve gösterilen gevşeklik nedeniyle adı geçen eşkıyanın serbest bırakılmış olduğunu,

Acz ve miskinlik dolu olan Kaymakam Ali Daniş Bey’in, Ramazan-ı Şerif’de alenen telgrafhanede orucunu bozduğu ve kasabaya bir saat mesafede oturarak memleket işlerini yürüttüğü,

-Kaymakamın resmi yazışmaları terkle mesaide olması gerekirken şurada ve burada gezintide olması ve en vahim hıyanetler vuku’u bulurken bayramlarda bir başka yerde, kaza haricinde Piraziz nahiyesinde beylerin arzu ve hevesine tabi olarak bir iki dakikalık safahatı hukuk-i umumiyeye tercih etmek gibi çocukça harekette bulunmasının bugünkü halin zuhuruna sebebiyet verdiğini,

-Görevi gereği hükümetin hâkimiyetinden başka bir görevi olmaması ve çarşı / pazarda düzeni sağlaması gerekirken İstanbul’dan özel bir suretle gelen kaymakam, görevini ihmal ederek kardeşinin açtığı ticaret yoluna girdiğini,

-Kaymakamın hükümet dairesinde işi olanları ve talep edilenleri her hangi bir daire ber-sevk ve havaleden aciz olduğu, kaçak dolaşan eşkıyayı silahlı olarak kasabaya davet ettiği,  kırkar ve ellişer kişi ile kabul edip yine devlete ait silahlarla evlerine iade ve ahiren bile eşkıyalığa devamlarına müsaade ettiği, bu şekliyle Meletlioğullarının eskiden olduğu gibi ırz-ı namusa müteallik tecavüzatına sebep olduğu,  bu suretle katl-i nüfus gibi iki üç hıyanetin yaşanmasına sebep olduğunu, 

-Meletlioğlu İzzet ve rüfekası jandarma ve memurin katili olmalarından dolayı şiddetle takip ve tevkif ve muhakemesinde sürat intacıyla kanun hükmünün kendisi ve müşteki hakkında uygulanması icab ederken Kaymakam Daniş Efendi’nin, Nedim ve müşavir hazır bulunduğu anda bir kaymakam sıfat ve memuriyet haysiyetini ayaklar altına almak suretiyle hükümet medar-ı umumiyenin teşkil ettiği mekân dâhilinde ve gazete ile görüşmede ve gazetenin verdiği emir ile âşar müzayede heyetini terkle makamdan çıkmak gibi ahval ihzar etmiş olduğunu,

-Kaymakam Daniş Efendi’nin; Köylülerin çarıkla pek pis ve kötü kokan ayaklarıyla makam odasına girdiklerini, kemal-i nefretle jandarma kumandanı ve bir iki yabancı huzurunda lisan-ı numuneyle söylediğini, 

-Kaymakam Daniş Efendi’nin sırlarına vakıf olan ve en güvendiği adamı olan yazı işleri müdürünün iş sahiplerine karşı öfke ve şiddetli takındığını,  ölüme sebebiyet vermiş olması nedeniyle köyde pek sert ve nefret edilen bir menfaatperestane idare tesis etmiş olduğunu,

Beyan edildiği gibi 334 senesi aşarıyla Osmanlı Ordusuna ait 333 (1917) ve 334 (1918) seneleri iaşe zehâirinin cinsi ve çaldığı miktar ve bu meyanda yapılan alçakça ve kötü işin ve aldığı rüşvetin ve Ordu’da vaki hayır müesseselerinin etfâl-i eytamı açlıktan öldürmek suretiyle yapılan cinâyât ve suistimalatın sübutuna müteallik delâil ve emarâd-ı kanuniye Trabzon vilayetinden evamir-i mahsusasıyla taraf-ı aciziye tahkik ve tedkik ve esbab-ı mucibeyi fezalik ile altıyüz sayfalık tahkikat evrakı maa maruzat 29 Eylül 335 tarihinde Trabzon Vilayetine takdim kılınmış olduğunu,

Bu tahkikat evrakı ile hiçbir şüpheye yer bırakmayacak şekilde sabit olan 333 ve 334 ( senelerinde yapılanlardan, cinayet olaylarından ve irtikab-ı ihanetkârâneden birinci derecede eski kaymakam ve etrafı ile arkadaşlarının sorumlu olduğunu ve ikinci derecede bir fiil bu cinayeti işleyen memurun taliye-i kaza bulunduğu, 

Aynı cinayetler ve vahşiliğin 335 (1919) senesinde dahi devam etmekte olduğu ve ettirildiğini,

-Başta Kaymakam Ali Daniş Efendi olduğu halde hükümet memurlarının ihdas ettiği keşmekeş durum üzerine kazada asayişin yok olduğu,

-Kaza’da adam öldürüldüğü, yol kesildiği, kazanın her tarafında ve bilhassa kasaba civarı ve etrafında kesilmiş insan başlarının olduğunun rivayet edildiğini, raporunda ifade den Artova Kaymakamı devamında ise:

Tasvir ve târif ile asgari binlerce süturu (perdeyi) ihtiva edecek olan kazanın üzücü durumuna acilen bir çözüm ve isabetli tedbir alınması için şerait-i hâkimiyet ve hükümeti cami’ ve idareci ve kanuna uyan memurların bilhassa kaymakam ve hükümet memurlarının amirlerinin seçilmesi ve atanması gerektiği vurgulamaktadır.

Kaymakam Ali Daniş Efendi hakkında soruşturma yapılmasının gerekliliğine de değinen Artova Kaymakamı, mevcut kaymakamın suç ortağı olarak değerlendirdiği ve Ordu’ya yakın bir kasabada yaşadığını ifade ettiği tahrirat kâtibi Şevki Efendi’nin yakalanması için arama ve soruşturma başlatılmasının yanı sıra kanuna uyan, hükümet işlerine sadık, ahaliden kimseye aldırmayacak, çalmayacak ve çaldırmayacak seçkin ve faal bir kaymakamın atanmasını da teklif ederek raporunu;

“Ol babda emr u ferman hazret-i men-lehü’l-emrindir” der ve, “Fi 16 Teşrin-i-evvel Sene (1)335 (16 Ekim 1919) Kaza-i Ordu Tahkikat Memuru Ordu’da: Reşadiye Eski Kaymakamı ve Artovye (Artova) Kaymakamı” imzasıyla sonlandırır. 

Mart 1919’dan Nisan 1920’ye kadar; Vilayet Muhafaza-i Hukuk Cemiyeti’nin I. ve II. Trabzon Kongreleri, Erzurum ve Sivas Kongreleri döneminde Ordu Muhafaza-i Hukuk / Müdafaa-i Hukuk Heyeti Reisliği görevini yerine getiren ve Nisan 1920’de bu görevi Hazinedarzade Mustafa Fehmi Bey’e devretmesinin ardından Hilal-i Ahmer Cemiyeti Ordu Şubesi’nin ilk başkanı olarak memleketine hizmet etmeğe devam eden; Fellekzade Süleyman Hilmi Ağa’yı bir kez daha rahmetle anıyor ve çalışmanın bu aşamasına kadar adlarına yer vermediğimiz dava insanlarını anarak çalışmama son vereceğim.

Sadrazam Damat Ferit Paşa’nın etkisiyle yayımlanan, Mustafa Sabri Efendi’nin kaleme aldığı ve Şeyhülislam Dürrizade Abdullah tarafından ilan edilen Kuvâ-yi Milliyecilerin öldürülmelerinin günah sayılmayıp dinen caiz ve vazife sayıldığını duyuran fetvasına karşı; Ankara Müftüsü Mehmet Rıfat Efendi (BÖREKÇİ) tarafından hazırlanan 16 Nisan 1920’de tüm müftülüklere gönderilen, tarihimizde “Ankara Fetvası” olarak bilinen fetvaya imza dönemin şartlarını göze alarak imza atan:  Gölköy ulemâsından Osman Nuri ve Osman Şemsettin Efendiler (ÇELİK, s:173 ve EK-3).

Osmanlı Donanmasından emekli olmalarının ardından memleketleri Ordu’ya gelerek ilk günden itibaren Ordu Muhafaza-i Hukuk cemiyetinde görev alan; Emekli Güverte Yüzbaşısı Nurikadızade Recai Bey  (TBMM Arşivi: HT-416-1-2)   ve Emekli Makine Yüzbaşısı Hattatzade Ahmet Şevket Bey (TBMM Arşivi: HT_742_1_4, HT-742-1-7 ve HT-742-1-8.) ,

Mülkiye Kaymakamlığı görevinden istifa ederek Ordu’ya gelip, burada Muhafaza-i Hukuk Cemiyeti faaliyetlerinde ve basın yoluyla yürütülen süreçte desteğini esirgemeyen; Görele eski Kaymakamı Fahrettin Bey (SARIKOYUNCU, s: 1131).

Ordu Muhafaza-i Hukuk teşkilatının kurucu azalarından Dava Vekili İsa Bey (CORDAN) (DAB, CA. Yer: 490-1-0-0 / 315-1292-1). Mütarekenin ardından başlayan süreçte basın yoluyla faaliyet yürüten muallim Hikmet Bey (YÖNTEM) ( DAB, CA. Yer: 490-1-0-0 / 315-1293-1). Gazeteci, muallim İsmail Hakkı Bey ve gazeteci Ali Rıza Bey (GÜRSOY) ve diğerlerini saygı ve hürmetle anıyoruz…


KAYNAKLAR:

A-Akademik yayın / kitap ve makale

-ARSLAN, Kemal. I. ve II. Dönem TBMM’de Samsun (Canik) Milletvekilleri ve Faaliyetleri (1920-1927) (DT). Atatürk Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Ens. Erzurum. 2018.

-“Belgeler ve Tanıklıklarla Kurtuluş Savaşı’nda Ordu ve Rüsumat Gemisi”, Hzr.: İbrahim Dizman, Hikmet Pala, Selçuk Şen, Kalibya Yayıncılık, I. Baskı, Ordu, Ekim 2021.

-BIYIK, Murat. Topal Osman Ağa’nın Hayatı ve Bibliyografyası. Tüksek Lisan Tezi. Hzrly: Murat BIYIK. Giresun Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Tarih Ana Bilim Dalı. Giresun. 2022.

-ÇAPA, Prof. Dr. Mesut. Milli Mücadelede Doğu Karadeniz.  http://www.Altaylı.Net.

-ÇELİK, Doç. Dr. Recep. Milli Mücadele Günlerinde Din Adamları. Atatürk Araştırma Merkezi. Ankara. 2007.

-ÇİL, Yücel. Erzurum Kongresi’ne Katılan Delegelerin Biyografileri (YLT). Atatürk Üniversitesi A.İ.ve İ.T.Ens. Erzurum. 2003.

-DEMİRCİOĞLU, Asuman. Faik Ahmet (Barutçu) Bey ve İstikbal Gazetesi (1918 Yılı Sonu ve 1922 Yılı) (DT). AÜ Aİ ve İTEM. Erzurum. 1998.

-ERDEHA, Kâmil. Milli Mücadelede Vilayetler ve Valiler. Remzi Kitabevi. İstanbul. 1975.

-EZHERLİ, İhsan. Türkiye Büyük Millet Meclisi (1920-1992) ve Osmanlı Meclisi Mebusanı (1877-1920) TBMM Kültür, Sanat ve Yayın Kurulu Yayınları No.: 54.

-GÜL, Mustafa. Erzurum Kongresi (DT) AÜ Türk İnkılap Tarihi Ens. Ankara. 1985.

-KUŞ, Ömer.  Trabzon Muhafaza-i Hukuk-U Milliye Cemiyeti ve Bu Cemiyetin Milli Mücadeleye Katkıları. Turkuaz Hakemli Bilim ve Kültür Dergisi. Sayı 2-Yaz 2010. (S: 114-122)

-Milli Mücadelede TBMM’ye Anadolu’dan Çekilen Telgraflar. Hzr: SELVİ, Prof. Dr. Haluk – ÇIRIK, Doç.Dr. Bülent. TBMM  Kültür, Sanat ve Yayın Kurulu Yayınları no.:162. Mayıs 2020. Ankara.

-Müdafaa-i Hukuk ve İstiklal Harbi Tarihlerinde Giresun – Milli Mücadele Günlerinden İzler, Notlar ve İntıbahlar. Yazan: Osman Fikret Topallı. Hzr: Veysel Usta – Mustafa Çulfaz. Eser Ofset Yayınları. I. Baskı. Trabzon. Nisan 2017

-ÖZEL, Sabahattin. Milli Mücadele’de Trabzon (DT). İÜ. Sosyal Bilimler Ens. Yakınça ve T.C. Devri Tarihi Bölümü. İstanbul. 1988.

-ÖZEL, Sabahattin. Milli Mücadele’de Trabzon. İş Bankası Kültür Yayınları. I. Baskı. İstanbul. 2012.

-PİYALE, Mesut. Trabzon Muhafaza-i Hukuk-ı Milliye Cemiyeti ve Faaliyetleri (DT). MÜ Türkiyat Araştırlmaları Ens. AİİTB. İstanbul.1992.

-SANCAKTAR, Fatih M. Sivas Kongresi (4-11 Eylül 1919) Delegelere Dair Bazı Tespitler. Tarih Dergisi. Sayı:71 (2020/1) (s:473-496)

-SARIKOYUNCU, Prof. Dr. Ali. Milli Mücadelede Ordulu Din Adamları. Diyanet İlmî Dergisi. Sayı: 56, (s: 1111-1152)

-SELVİ, Doç. Dr. Haluk. İşgal ve Protesto. Değişim Yayınları. 2007.

ŞAHİNGÖZ, Mehmet. İzmir, Maraş ve İstanbul’un İşgali üzerine Yapılan Protesto ve Mitingler (DT). AÜ, TİTE, Ankara. 1996. (Bu kaynatan aktaran A. Sarıkoyuncu)

-ŞEHİTOĞLU, Mustafa. Milli Mücadele’de Telgraf Muhaberatı 1918-1922 (YLT). Fırat Ünv. Sosyal Bilimler Ens. Elazığ. 2012.

-ÜÇÜNCÜ, Uğur. Milli Mücadele Döneminde Trabzon’da İttihatçılık (YLT). KATÜ Sosyal Bilimler Ens. 2006. TRABZON.

B-TBMM Arşivi

Hacı Aliağazde İsmail Bey’in Dosyası, HT 599-1-2 ve SM 5991-2.

Tevfik KORAL’ın Dosyası, HT-1912-1-9.

Şevket AKYAZI’nın Dosyası, HT-742-1-4, HT-742-1-7 ve HT-742-1-8.

Recai BAYKAL’ın Dosyası, HT-416-1-2.  

C-ATASE Arşivi

A:4-1, D:1335/3-1, F:13

Ç-Devlet Arşivleri CA / OA Arşivi

-DAB, CA: 490-1-0-0,GKS: 315-1292-1

-DAB, CA: 110-9-1-1.

-DAB, CA: 110-9-1-11 /2-0-12.

-DAB, CA: 110-9-1-11 /2-0-33.

-DAB, CA: 490-1-0-0 / 315-1292-1

-DAB, CA: 490-1-0-0 / 315-1293-1.

Comments

Rated 0 out of 5 stars.
No ratings yet

Add a rating
bottom of page