top of page

ON PARALI ADAM

ree

On para... Bir kuruşun dörtte biri... ”O nasıl bir para?” deme, öyle bir para ve ciddi bir alım gücü de varmış.

Huzurevinde Reşat Amca var ya, hani şu yaz kış güvercinleri yemleyen... Emekli maaşına kuşları ortak eden…

Tırrrrrrr dön sekiz sene önceye…

“Kaç yaşındasın?” diyorum.

Gülümsüyor Reşat Amca.

“Sence kaç yaşındayım?” diye iltifat bekleyen bir soruyla karşılıyor sorumu.

“Seksen var mısın?” diyorum ya, bu yaş tahmini hususunda çok beceriksizimdir.

Beklediği iltifatı görmüş olmanın mutluluğuyla “tam seksen altı yaşındayım” diyor.

“Eee sigara yok içki yok, maşallah” diyorum.

Sigara içki deyince aklı uçup gidiyor gençliğine.

“On paraya cigara alırdık” derken, seyyar tezgâh işi cüzdanını karıştırmaya başlıyor. Tevellüt eski ama kafa kağıdı yeni Reşat Amca’nın... Banka kartları, kartvizitler bir sürü ıvır zıvır...Gençliğinden bu yana sakladığı bir on parası varmış, onu arıyor. Bana da gösterecek. Geçen bayram bir gazete kağıdına sarıp da cüzdanına koymuş ya, koydunsa bul! El içi kadar cüzdan, koca bir labirente döndü.

Bir türlü çıkamıyor cüzdandan Reşat Amca.

“Kaybettin di mi!” diyorum, bariz kaygılı.

“Aynen de öyle oldu galiba” diyor Reşat Amca “kayboldu” yu aklına bile getirmek istemeyen bir bilinçaltıyla.

Saçından daha ak, üst dudağının üzerinde itinayla inceltilmiş ak bıyıkları ve her dem sinekkaydı tıraşlı Reşat Amca’nın kara gözleri oyuncak almış çocuk gibi ışıldadı, bulmuştu on parasını.

İyice yıpranmış bir parça gazeteye sarıp cüzdanının en mahrem yerine saklamış... Özenle açıyor gazete kâğıdını, ölgün bir sarılıkta avucumuzda on para… 1941 basımı...

“Bu, benim gençliğim” diyor Reşat Amca.

“Yüz lira verdiler, satmadım” diyor.

“Satmam ki” diyor.

Cız ediyor içim. Seksenini devirecek şu adamın geçmişiyle bağına yüz lira değer biçen çakalı düşünüyorum, vicdanınız kurusun!

İşte bu on para, o on para... Gün görmüş, ömür sürmüş, Reşat Amca’nın ömrüne tanıklık etmiş ve de etmekte olan on para...

“On paralık adam” diye bir hakaret mi vardı ne! On paralık adam büyük adammış azizim.

Ha bir de tam denizin kıyısına kamp sandalyesini atıp da yüzünü denize dönen adam! Huzurun gözümüzden kaçmadı, gözümüz de yok hani!

Reşat Amca, on paralı adam da ölmüş… Tamı tamına doksan dört yaşında, yapayalnız ve ağır demanstan mütevellit her gün bulanan mevcudiyetini alıp da bitirmiş hikâyesini…

Yorumlar

5 üzerinden 0 yıldız
Henüz hiç puanlama yok

Puanlama ekleyin
bottom of page