top of page

“O güzel insanlar, o güzel atlara binip gittiler.

Güncelleme tarihi: 3 gün önce



Tarık Akan “Taşmektep” diye bir özel okul açar, 1991’de. Esasen “Taşmektep, Osmanlı’dan kalan, o devire dair hikâyesi olan bir hikâyedir, merak edeni Google’de araştırsın, bize bu kadarı lazımdı.

Zamanın Fettullahçıları, zamane FETÖCÜ’ler ortaklık teklif eder, tehdit ederekten, aba altından sopa göstererekten. Keza “Tarık Akan” ismi markadır, tek başına. Bu markayı “Samanyolu Okulları” na katabilirlerse para oluk oluk akarken, itibara da itibar katacaktır, cücük beyinliler.

Bilen bilir, rahmetli güzel küfrederdi. Gerçi ben de iyi söverim ama her hak edene sövmeye cürmüm yetmiyor her vakit.

“Siktir gidin lan” diye tepeler bu, bıyığı küçük, göbeği büyük, pantolon paçaları ayak bileği hizasındaki kravatlı zerzevatları. Abi adamda boy bir doksan, ülke ortalaması bir yetmiş falan. “Höt” dese “al abi git” diyecek hâldeyiz. Bir de Tarık Akan, devrimci falan, 12 Eylül faşizmini görmüş, işkence görmüş, hapis yatmış. Gözükara yani…

Devir, bu tiplerin, zamane FETÖCÜ’lerin borusunun öttüğü devirdir. Daha güneş doğmadan Taşmektep’e müfettiş çöker.

“Siz burada nasıl bir eğitim sistemi kurdunuz, çocukları nasıl eğitip de ne öğretiyorsunuz?” diye kinayeli ve “komünist şeyler okulu” iması yaparaktan, pörsümüş diliyle kurumuş dudağını ıslata ıslata sorar, zerzevat başı.

“Çağıralım çocukları onlara sorun” der, Tarık Akan. Aklına yatar “zerzevat başı” nın bu fikir. Rastgele bir sınıftan rastgele bir erkek öğrenci çağrılır müdür odasına. Dikilir müfettişin (!) huzuruna.

“Kız” öğrenci değil de “erkek” öğrenci çağırır özellikle, yani o biçim de muhafazakardır zerzevat başı. “Namahrem” in çoluğu çocuğu, eniği cücüğü yoktur yani.

Müfettiş(!), henüz birkaç soru sormuştur ki o ara cep telefonu çalar. Belli ki arayan mühim biridir. Mübalağa bir saygıyla açar telefonu zerzevat başı.

Aman efendim, yaman efendim, yalar yutarım efendim, ayakkabınızın tozunu dilimle temizlerim efendim faslına ek olarak “geliyorum efendim, şu an yoldayım” der ve tam telefonu kapatacakken küçük öğrenci cıngar çıkarır.

“Yalancı! Yalancı! Bu adam yalancı!” diye çınlatır odayı çocuk.

“Henüz buradayken, odadayken telefondakine yoldayım dedi, geliyorum dedi, yalancı bu adam” diye de pekiştirir.

Bundan sonra ne zaman “Taşmektep’te ne öğretiyorsunuz” diyene bu hikâyeyi anlatır Tarık Akan.

“Dürüstlüğü, halka yalan söylememeyi ve yalan söyleyenleri derhal teşhir etmeyi öğretiyoruz” der, binbir gururla.


“Bizim Aile” saflığında hayatlardı işte

Mesela Münir Özkul babaymış

Adile Naşit anaymış

Ayşen Gruda ablaymış

Tarık Akan abiymiş

 

Yani, birlikte yoksul yaşamanın coşkusu

olabilir miydi hayatın böylesi

 

şimdi hiçbiri yok oysa

bakiyedir bu yürek buğusu…

 

2016 yılının 16 Eylül’ünde 57 yaşında; çok sevdiklerinin, en sevdiklerinin liste başı, Atatürk’ün öldüğü yaşta öldü Tarık Akan ve listenin ikinci sırasındaki Nazım’ la, üçüncü sırasındaki İlhan Selçuk’la aynı satıra yazdırdı adını.

Yaşar Kemal’in “o güzel insanlar, o güzel atlara binip gittiler. Demirin tuncuna insanın piçine kaldık..." veciz sözleri kaldı, tarihe basılmış bir mühür olaraktan.

Elimizden kitap, rutinimizden okumak düştüğü gün oldu ne olduysa…

Comments

Rated 0 out of 5 stars.
No ratings yet

Add a rating
bottom of page