top of page

NADİR ELEMENTLER…

ree

Dünyanın en zengin kıtası hangisi diye sorsan…

Herkes Avrupa der, Amerika der, Japonya der.

Kimse Afrika demez.

 

Oysa…

Altın Afrika.

Elmas Afrika.

Petrol Afrika.

Kobalt, lityum… Afrika.

 

Dünyanın cebi onların toprağında…

Kendileri cebinde bozukluk sayıyor.

Bizde olsa “maden bulduk” diye halaydan yol kapanır.

Afrika buluyor, açlıktan ölen var.

 

Şimdi soruyorlar…

“Afrika bir gün Çin gibi olur mu?”

 

E Çin nasıl oldu?

Milyarlarca insan…

Gece gündüz çalıştı, çalıştı, bir daha çalıştı.

Fabrika kurdu, liman kurdu, tren yolu döşedi.

Devlet dedi ki:

“Sanayi buraya, teknoloji buraya, dünya da mecburen buraya.”

Dünya geldi.

 

Afrika?

54 ülke kardeşim…

Biri demokrasi, biri diktatörlük.

Biri elektriği açıyor, biri mumla yaşıyor.

Biri fiber internette geziyor, biri mektubu hâlâ deveye yüklüyor.

 

Dolayısıyla…

“Afrika birleşsin Çin olsun” dersen…

Masal olur.

Ama Afrika’nın içinde bazı ülkeler…

Evet, onlar ışık saçıyor.

 

Mesela Etiyopya.

Bir ara dünyanın en hızlı büyüyen ekonomisiydi.

Fabrika yapıyor, üretim yapıyor, ihracat yapıyor.

 

Kenya…

Afrika’nın Silikon Vadisi.

M-Pesa diye mobil ödeme sistemleri var…

Biz hâlâ “kart ters mi doğru mu?” diye pos cihazına kafa tutuyoruz.

Adam köyde bankayı cebinde taşıyor.

 

Ruanda?

Dünyanın en temiz ülkelerinden.

Uçağın kapısı açılıyor…

“Burası gerçekten Afrika mı?” diye insan kendine soruyor.

 

Gana, Fildişi, Botsvana…

İstikrar kokusu geliyor.

 

Ama tüm kıtanın üstünde bir gölge var.

Tahmin ettiniz…

Çin.

 

Çin Afrika’da yol yapıyor, liman yapıyor, köprü yapıyor.

Telefonun çalarsa Çin malı.

O telefondaki maden Afrikalı.

Üreten Çinli.

Kullanan Afrikalı.

Kârı alan yine Çinli.

Matematik böyle.

 

Afrika’nın kaderi tam bir paradoks:

Dünyanın en zengin toprağı…

Dünyanın en fakir insanları…

Ve dünyanın en iştahlı yatırımcısı Çin.

 

“Afrika Çin olur mu?”

Bence…

Afrika Çin olmaz ama…

Çin Afrika’yı kendine benzetir.

 

Yollar? Çin kredisi.

Limanlar? Çin şirketi.

Madenler? Çin anlaşması.

 

Mandela ne demişti?

“Özgürlük zinciri kırmak değil, kaderi çizmek.”

 

Afrika’nın sorusu tam burada duruyor:

Kendi kaderini kendisi mi çizecek?

Yoksa yine başkası mı çizecek?

 

Göreceğiz…

 

“Afrika neden sömürülüyor?” diye soranlara…

Çünkü dünyanın geleceği Afrika’da.

Afrikalılar bilmiyor… Avrupalılar biliyor.

Afrikalılar bilmiyor… Amerikalılar biliyor.

En çok da Çin biliyor.

 

Sömürünün kuralı bellidir kardeşim:

“Değerli olanın sahibi fakirse… zengin olan gelir alır.”

 

Afrika’nın toprağı değerli…

Kendisi fakir.

İki asırdır herkes sırada.

 

Niye?

Çünkü dünyanın kobaltının yüzde 70’i Afrika’da.

Elektrikli aracın bataryası mı?

Lityum, nikel, grafit… yine Afrika’da.

Altın, elmas, uranyum… yine Afrika’da.

Genç nüfus? Ucuz iş gücü? Bedava.

 

Batı “insan hakları” diye gelir…

Çin “altyapı yatırımı” diye gelir…

Ama maksat hep aynıdır:

Kaynağı almak.

 

Peki orada otomobil üreten kim?

Burası daha da ilginç…

 

Volkswagen, Güney Afrika’da 70 yıldır üretimde.

Sonra gitti Ruanda’da fabrika kurdu.

“Afrika’nın ortasında otomobil fabrikası mı olur?” dediler…

Oldu.

Toyota, Nissan, Isuzu…

Hepsi Güney Afrika’ya çökmüş durumda.

 

Son bombayı kim patlattı?

Çinliler.

BYD, Chery, GWM…

Elektrikli araç fabrikalarıyla akın ediyorlar.

 

Bu ne demek?

Afrika artık sadece maden satan değil…

Ürün üreten kıta olmaya başlıyor demek.

 

Işık mı?

E 100 watt değil…

Ama zifiri karanlık odaya gece lambası yakmaktır.

 

Otomobil fabrikası ne demek?

Yol demek…

Lojistik demek…

Eğitim demek…

Yan sanayi demek…

Ekonomi demek.

 

İlk kez “ham madde çıkarıp dışarı satalım” yerine…

“Ürünü burada yapalım” fikri filizleniyor.

Afrika’nın geleceği için küçük ama değerli bir adım bu.

 

Kıtanın en büyük sınavı şu:

Kendi zenginliğini kendisi mi üretecek?

Yoksa başkası mı onun adına zengin olacak?

Bütün mesele bu.

Yorumlar

5 üzerinden 0 yıldız
Henüz hiç puanlama yok

Puanlama ekleyin
bottom of page