top of page

İnce Memed...

ree

İnce Memed dedikleri, bir ufacık oğlancıktır ya, şu Anavarzalar’da, şu aman bilmez Vayvay Köyleri’nde, şu Alidağ’ında ve tekmil Çukurova’da umudun adıdır İnce Memed.

Umut varsa, bir lokmacık oğlan kavak kadar uzun, çınar kadar kadimdi.

O ki “şahinim” dir. O ki “şahanım” dır. Şahan da ufaktır, ufacıktır ama vermez avını! Böyle böyle söylenip kurumlanarak poz atar koca Osman; Kevser Ana’nın tabiriyle “Çocuk Osman” Vayvay’ın içinde, dağında, taşında.

“Onların Ali Safa’sı varsa bizim de…” der, şıp diye hemen susar koca Osman.

“Bizim de…”

“Bizim de… Vardır elbet bir sahibimiz” der, İnce Memed’i ihbar etmiş olmaktan kurtarır kendini, göğsünün kılları bile aklaşmış koca Osman.

ree

O ki İnce Memed’tir, kurşun değmez, kurşun korkar, Mevlâ’nın şerbetlediği, hem de çifte su vererek şerbetlediği bir yiğittir. İnce Memed’in bir tek gözüne mermi geçer, bir tek gözüne. Hürü Ana, başını hangi taşlara vursun, şahanının gözüne bir çare, illa da bir çare.

Yüzbaşı Faruk ve emrindeki bir bölük, icabında iki, üç bölük jandarma düşer dağlara dağlara, imi timi yoktur İnce Memed’in. İnce Memed, Vayvay’da Kevser Ana’yla çocuktan beter koca Osman’ın bir yanı ahır, bu yanı ekşi ekşi ahır kokan damındadır oysa. Karınca ayağı kadar sessiz saklanır, sakınır.

Bir zamanların İzci Ali’si, şimdilerin Topal Ali’si İnce Memed’e hasım gibi davranıp da her defasında tam tersi yerlere alıp götürür müfrezeyi ve bu ittifakı bir Topal Ali’yle İnce Memed bilir. Hürü Ana da Kevser Ana da bok gibi tiksinir Topal Ali’den. O ki bu Ali, Memed, Hatça’yı alıp da kaçırdığında, yani birlikte kaçtıklarında, Abdi Ağa’nın önüne düşüp de bu iki sevdalının izini sürmüştü. Abdi Ağa, Hatça’yı, Memed’in yavuklusunu, yeğenine münasip görmüştü ve Memed’le Hatça için ah ne fayda, ah ne fayda… Bu Ali, İzci Ali, iz sürmüş ve de eliyle koymuş gibi bulmuştu Memed’le Hatça’yı ve de Memed çekip vurmuştu Abdi Ağa’yla Hatça’ya musallat yeğenini… Sonrası malum işte…

Abdi Ağa’yı vurmuştu İnce Memed, kitabın birinci cildinde ve dağa çıkmıştı.

Gitti Abdi geldi Ali Safa!

Anası Döne’yi, karısı Hatça’yı Anavarza’nın çakırdikenli toprağına veren Memed’in gönlüne, güzeller güzeli Seyran’ın gönlü düşer, kitabın ikinci cildinde.

Ağalık bir düzense, İnce Memed de illaki, zoraki eşkiyadır. Namluyu dayar Ali Safa’nın korkudan boncuk boncuk terleyen alnına İnce Memed.

“Malım mülküm, atım tavuğum. Neyim var neyim yok senin olsun İnce Memed” der Ali Safa “canımı bağışla” der, yalvar yakar. 

Bir de ağıtlar yakılmaktadır Anavarza köylerinde İnce Memed üstüne. Bir eşkiya için şu İnce Memed için ağıtlar yakılıyorsa şayet, o İnce Memed’in ikisi, üçü ve dahi dördü de olacak demektir.

Yağlı kurşun çökertemez

Hoyrat kızın sözü kadar

Duman tüter dağ başında

Yiğittir türküsü kadar

Oy oy İnce İnce Memed

Yüreğimde sancı Memed

İçimizde kara sevda

Alnımızda yazgı Memed

Ali Safa Bey’i alnının çatısından vurmaktı “İnce Memed II” nin kaderi…

"O gün bu gündür Dikenlidüz köylüleri çift koşmadan önce çakırdikenleri ateşe verirler. İşte tam o günlerde Alidağ'ın doruğunda bir top ışık patlar, üç gün üç gece yanar durur"

Yorumlar

5 üzerinden 0 yıldız
Henüz hiç puanlama yok

Puanlama ekleyin
bottom of page