top of page

Burası Türkiye Kardeşim…

ree

36 yıldır yurtdışında yaşıyorum.

Her memlekete dönüşümde içim bir yandan sevinçle doluyor, bir yandan da aynı soruyu soruyorum:

Neden biz birbirimize bu kadar eziyet ediyoruz?

Neden işini özenle yapmayan, kurala uymayan biri; başkasının hatasında hemen bağırıyor, suçluyor, öfke kusuyor?

Herkes birinden şikâyetçi:

Müteahhit belediyeden,

esnaf zabıtadan,

vatandaş hükümetten,

hasta doktordan…

Ve herkes aynı cümleyi kuruyor:

“Burası Türkiye kardeşim!”

 

Ama gerçeği konuşalım:

Bu ülkenin en büyük sorunu sistem değil, sorumluluk eksikliği.

Toplumsal bir vicdan kaybı var.

Etik, ahlak, dürüstlük, meslek onuru… sanki yavaş yavaş silinip gitmiş.

*

Bu sefer bir kez daha gördüm ki;

yeni yapılmış bir binada bile hatalar pes dedirtecek cinsten.

Boya dökülmüş, badana lekeli, fayanslar yamuk.

Camlar çizik, kapılar tam oturmamış, musluklar gevşek, panjurlar bozuk.

Dahası, her yer sanki “nasılsa alan yutar” denilerek bırakılmış.

Peki soruyorum:

Son teslimattan önce neden kimse kontrol etmez?

Böyle bir işi teslim etmeye hangi vicdanlı insanın gönlü razı olur?

*

Türkiye’nin lokomotifi denen inşaat sektörü, aslında bugün yozlaşmanın en açık aynası.

Her köşe başında yükselen dev projeler var ama kalite, işçilik, denetim ve sorumluluk yerlerde.

Usta dediğin artık “gerçek usta” değil; işini bilen değil, işi çabuk bitiren makbul.

Vasıflı eleman yok, yetişen de değer görmüyor.

Denetim var ama denek ki göstermelik.

Sonuçta ortaya çıkan binalar, sağlam duvarların ardında saklanan bir özensizlik abidesi.

Oysa bir bina sadece beton değildir;

içinde emeğin,

ahlakın,

vicdanın izleri olmalı.

Ama bizde “nasıl olsa kimse anlamaz” mantığı her tuğlaya sinmiş durumda.

*

Bu sadece inşaatta değil; hizmette, üretimde, ticarette de böyle.

Elektrikçi kabloyu geçici bağlıyor,

tesisatçı vanayı yanlış yerleştiriyor,

kasap tartıyı eksik kullanıyor,

garson ilgisiz, müşteri öfkeli.

Kimse kendi payına düşeni sorgulamıyor.

Herkes “burası Türkiye” deyip geçiyor.

*

Oysa Türkiye biziz.

Tornavidayı yamuk tutan el bizim elimiz,

çöpleri atan ayak bizim ayağımız,

duvarı eğri ören usta bizim ustamız.

Ve işini doğru yapmayanın sistemi, devleti, düzeni eleştirmeye hakkı yok.

*

Belki bir gün biri çıkar ve der ki:

“Burası Türkiye kardeşim… ama biz değiştireceğiz!”

Neyle?

Vicdanla,

ahlakla,

dürüstlükle,

emeğe saygıyla,

meslek onuruyla.

İşte o zaman “Burası Türkiye” bir bahane değil, bir umut olur.

Yorumlar

5 üzerinden 0 yıldız
Henüz hiç puanlama yok

Puanlama ekleyin
bottom of page