İNSAN ATATÜRK
- EKREM KARADAĞ

- 5 gün önce
- 2 dakikada okunur

Bunca karalamalara karşın niçin seviyoruz M.K. Atatürk’ü bu kadar? Neden anıyoruz, niçin özlüyoruz, niye ağlıyoruz, neden unutmuyoruz…
Açık bir yanıtı var, bu milleti hiç soymadı! Memleketini işgalden kurtaran, rejimi değiştiren ve devrimler yapan liderler dünyada çok ama bu işleri yaptıktan sonra milletini ezmeyen tek lider o dur… Rakıyı falan anlatırlar da bunları ve insan yanını hiç anlatmazlar.
Onun sayesindedir bu topraklarda camileri görmeniz, ezan sesi tınıları duyulması, Ata’ya asıl kızması gerekenler dinciler değil ateistler olmalıdır.
Şu tespit çok önemlidir, Atatürk’e düşmanlık indirilen din ve akıl sahipleri değil uydurulan dinle yaratılan dincilik anlayışı ile başlamıştır. Elbette kan bozukluğu ile de alakalıdır. Bir insan atası ve geçmişine küfrediyorsa geçmişi mutlaka araştırılmalıdır.
Atatürk düşmanlığı altında yatan en önemli gerçek, Kuran’ın Türkçeye çevrilmesi ile başlayan aydınlanma ve dini daha iyi ve doğru algılamanın vermiş olduğu tahammülsüzlük ve sömürmemenin endişesi ile ezikliğinde yatmaktadır. Çıkarcı ve egemen güçlerin bu aydınlanma, din sömürüsü düzeninin ellerinden alınmasını uzun yıllar hazmedememişlerdir. Tekkeleri, zaviyeleri, medreseleri kaldıran Atatürk’e yıllardır düşmanlıkları, dinsizmiş gibi söylemleri ve ağızlarından salya akması bu nedenledir. Çağdaş Türk halkı dincilerden daha uyanık ve de cesur olmalıdır zira Araplaştırılmaya değil çağdaşlaşmaya ihtiyacı vardır.
Rahmetli olanın ardından kötü söz söylememe geleneği dahi dinciler sayesinde yitirilmesi düşündürücüdür ve bilinçli yapılmaktadır. İnsanı insan yapan erdemlilik, iyilik, acıma duygusu, sevgi ve hoşgörüden yoksun, başkalarının malına, namusuna saygı duymayan ve hakseverlikten uzak yaşam süren dincilerin edepten bahsetmeye hakları olamaz. Ulusumuzda yaşanan Atatürk düşmanlığı da trajik komik vaka ve edepsizliktir.
Sürekli din elden gidiyor serzenişleri bu nedenledir aslında; dine dayalı çıkarlarımız elden gidiyor diyememektedirler.
Benim anladığım gençlik, bu inkılâbın fikirlerini ve ideolojisini benimseyip gelecek kuşaklara götürecek kimselerdir. Benim nazarımda yirmi yaşında bir yobaz ihtiyardır, yetmiş yaşındaki bir idealist de güçlü bir gençtir.
İngiliz İNDEPENDENT gazetesi yazarı MERİEL BEATTİE 09.05 de Kızılay’da sirenler çaldığı sırada tüm arabaların durup insanların inip saygı duruşunda bulunduğunu hayretler içinde izler, gördüklerini gazetesinde şu şekilde yayımlar; “şaşkınım, büyülendim ve biraz da utanıyorum çünkü ülkemin tarihinde hiç kimse bende bu tür bir saygı uyandırmadı.”
Tüm mesele akıl sağlığı bozuk bazı siyasal İslamcıların bir MERİEL BEATTİE etmemesidir…












Yorumlar