YETİREMİYOR-BİTİREMİYOR
- EKREM KARADAĞ
- 12 May
- 2 dakikada okunur

İnsanların bu dünyada yaşayabilmeleri, barınabilmeleri, eğitim alabilmeleri, giyinip gezebilmeleri için üretmek ve ürettiklerini hakkaniyetle bölüşme biçimleri ve faaliyetlerinden doğan ilişkilerin bütününe de ekonomi denilmektedir.
Tüm bu faaliyetleri toplumun her kesimine eşit ve adil dağıtımını yapacak olan devlet yapılanması denilse de devlet adına bu işi yönlendirenler ve gücü elinde tutan bazı siyasetçiler art niyetli olmuşlar, insanlık vasıflarını yitirmişlerdir.
Adalet duygusundan yoksun, zalimce ve eziyet etmekten zevk alan, eşitsizlik, cahillik ve yoksulluktan beslenen, hoşgörü ve sevgiden arınmış birey olmuşlardır.
Uyguladıkları ekonomi programları son derece acımasızlık içermektedir.
Kurdukları düzende kendi hırsızlarını yarattılar, toplumu ayrıştırdılar, hoşgörü ve dayanışmayı yok ederek herkesin birbirinden nefret etmesini sağladılar.
Bu nedenledir ki, fikri olmayanlar yanlışı, zalimi, zulmedeni ve hırsızları alkışlıyorlar. Aklı olmayanlar, doğruları ayırt edemiyorlar. Ahlaktan yoksun olanlar da yalanlara sahip çıkıyorlar.
Bir devlet için en tehlikeli olan bölünmüşlüktür.
Oysa kendileri ve yandaşlarının bir eli balda diğer elleri yoksulların cebindedir. Garip ve yoksulları iliklerine kadar soymakta ve çocuklarının geleceklerini karartmaktadırlar. Emekliler, yoksul kesimler aldıkları maaşları yetiremezken yöneten asalaklar aldıkları ayrıcalıklı yüksek maaşları bitiremiyorlar.
Bir kesim sefaleti yaşarken onlar para yığmayı sürdürüyorlar.
Üstelikte diyorlar ki, din olmazsa bir devlette düzen nasıl kurulabilir? Servet eşitsizleri var olmadan toplum var olamaz, din olmadan da servet eşitsizliklerini sürdürmek olanaksızdır. Karnı tıka basa dolu bir adamın yanı başında bir başkası açlıktan ölmekte ise, berikinin bu durumu kabullenmesi için ne yapalım Tanrının dileği böyle demesi gerekir. Bu dünyada zenginler ve yoksullar olması gereklidir.
Hiç ar duymaksızın yaratmış oldukları sefaleti Tanrıya yüklemeleri çirkindir.
Eğer bu dünyayı Tanrı yarattı ise Tanrının bir benzeri olmak istemezdim. İnsanlığın elem, azap, sıkıntılar, bahtsızlıklar ve mutsuzluklar içerisinde çırpınması karşısında da Tanrının seyirci kalması yadırganacak durumdur.
Diğer insanların haklarını yediklerini elbette biliyorlar ve yaptıklarının ayırtındadırlar, bu durum birilerinin haklarını bilerek yemedir.
Şunu iyi bilmelidirler, birilerinin haklarını haksız yere yiyor, yediriyorlar, bu adaletsizliktir, günahtır. Öte yandan bu hak etmedikleri para paranın haram olduğudur. Yaşam boyu o işten haram yemiş olacaklardır. Nesillerini haram para ile besleyeceklerdir. Ayrıca da kazandığı para onlarda ölene kadar bir yara ve acı olarak kalacaktır. Haksız yere ceplerini doldururlarken geçinme sıkıntısı çeken insanların ruhları aşağıda da onları takip edecek başlarına belalar gelecek ve mahşerde iki ellerin yakalarında olacaktır.
Para yığıp bir fırsatta sayıp duran her ferdin vay haline, onlar zannederler ki, yığdığı malı onu devamlı yaşatacak yok öyle sanmasınlar, HUTAME’ ye atılacaklar. HUTAME’ in ne olduğunu bilir misin? O tanrının yakılmış bir ateşidir ki yürekleri sarıp yakar. Onlar uzanmış gitmiş direklere bağlı oldukları halde ateş onları her taraftan kaplayacaktır. (HÜMEZEL 1-9)
Ben demiyorum kutsal kitap öyle diyor…
Comments