Ankara’nın Aslanı Mustafa Kemal Paşa
- İsmail Tosun SARAL

- 2 gün önce
- 7 dakikada okunur

Hazırlayan: İsmail Tosun Saral [1]
Macaristan Şövalyesi
“Türk Milli Mücadelesinin önderi Gazi Mustafa Kemal Paşa aleyhinde Avrupa basınında yayınlanmış makalelere birkaç örnek”
Mustafa Kemal Paşa Mondros Mütarekesi hükümlerine aykırı olarak vatanı işgal eden müstevilerin emellerine engel olmuş ve Milli Mücadeleye başlamıştı.
O nedenle O’nun hakkında mümkün olan her türlü olumsuz propagandaya başvuruluyordu.
Bu olumsuz propagandalar bu gün dahi kaynak olarak gösterilerek yayınlanmaktadır.
Hollanda’da yayınlanan “Nieutve Aotterdamsche Courant” gazetesinin müstevli İngiliz’in bir kuklası olan adı belirtilmeyen Balkan muhabiri “Mustafa Kemal Kız Arkadaşıyla Nasıl Yaşıyor? Lüks Bir Villa” başlığı altında 1920 Ağustos ayında gazetesinde Londra’a mahreçli bir haber yayınladı.
Bu haber Viyana Gazetelerinde de yer aldı.[2]
(Neues Wiener Journal, 20.9.1920, s.4 gazetesinin 4. “Im Hauptquartier Mustapha Kemals. Die Wohnung und die Tagesarbeit des nationalistischen Oberbefehlshabers” )
“Türk milliyetçilerinin önderi ve Türkiye’nin en etkili isimlerinden biri olan asi Mustafa Kemal hakkında son zamanlarda çok şey deniyor. O çok güçlü ve etkileyici tavır ile bütün herkese hükmediyor ve siyasî nedenlerden ötürü, artan nüfuzu İngilizleri memnun etmediği için onlardan hoşlanmıyor. Mustafa Kemal hâlen Küçük Asya’daki Ankara’da oturuyor. İngiliz gazetelerinin haberlerine göre Ankara’da kral gibi yaşıyor. Sadece gücün işareti olan tacı başında yok.
Ankaralılar Mustafa Kemal Paşa’nın kentlerinde yerleşmesinden çok mutlu olmalılar ki ona akla gelen her türlü konfor ve lükse sahip görkemli bir köşkü tahsis ettiler. Aslında Türk Milliyetcilerinin Başkomutanı Mustafa Kemal’in bir Küçük Asya şehri olan Angora’da oturduğu ev şehrin en zengin tüccarlarından birine ait iken hükümet tarafından el konulmuş olan büyük bir konaktır. Salonları en güzel tablolar ve halılar süslüyor. Muhteşem bir bahçe göz alabildiğine uzanıyor. Bu köşkte sadece oryantal lüksü değil aynı zamanda Avrupa lüksü de var. Cephesi beyaz badanalı, on iki büyük odalı bu konak, birçok yönden Anadolu Hisar’ındaki imparatorluk köşkünü (Beylerbeyi Sarayı) andıran güzel bir evdir. Birinci katın pencerelerinden eski Ancyra’nın muhteşem ova manzarası keyifle seyredilir. Özellikle gün batımında manzara daha güzeldir. Başkomutanın konağı, eve giren ve çıkan herkesi dikkatle inceleyen ve gerekirse fizik muayene yapan nöbetçiler tarafından gece gündüz sıkıca korunmaktadır. Mustafa Kemal gün içinde nadiren evde bulunur.
Mustafa Kemal sabah saat 07:00 de traş olurken yaveri Binbaşı İsmet Bey,[3] akşamdan sabaha kadar cereyan eden her olayı Mustafa Kemal’e arz ederek sabah raporunu verir. O sırada da Onu ve yardımcılarını alıp Hükümet Konağına götürmek için iki otomobil de köşke gelir.
Mustafa Kemal asker üniforması giymez, günlük elbisesi bir tür binici veya spor kıyafetidir. Başlık olarak siyah bir Astragan kalpak takar. Görünüşüne, kılık kıyafetine çok itina gösterir. Yine de cam gözü nedeniyle çok çekici olduğu söylenemez. 1911’de Enver Paşa komutasında Trablusgarb’da çarpışırken kaybettiği sol gözü için 1914’te Paris’te yaptırdığı cam gözünü her sabah özenle takmaya dikkat etmektedir.
Yandaşlarının ve astlarının önünde bir centilmen gibi davranır. Bunun için de gayet iyi nedenleri var.
Sabah temizliği bittikten sonra kahvaltı edilir.
Dünya mutfağının lezzetlerinden hiç birinin kesinlikle eksik olmadığı kahvaltısından sonra güvendiği kişilerle buluşur, Toplantı sırasında Paşa iki fincan sütlü kahve dışında nadiren başka bir şey içer ve bir dilim peynirli ekmek yer. Kurmay Başkanı Ali Fuad Bey [4] genelde sofrada bulunur. Dünya Savaşının tanınmış bir askeri olan Osmanlı Genel Kurmay Başkanı Mustafa Fevzi Paşa da [5] İzmir cephesinde şehit düşene karar softaya katılırdı. Sofrada yer alan diğer şahsiyetler ise şunlardır: İç İşleri Bakanı, Eski Çetince ve Washington Sefiri olan Dışişleri Bakanı ünlü Polonyalı Bilinski Ailesinden Ahmet Rüstem Bey ve milliyetçi hükümetin güvenilir adamı Ankara Valisi Reşit Paşa.
Mustafa Kemal sabah kahvaltısı sırasında bütün Türk gazetelerini okur. İlk önce Milliyetçilerin azılı muhalifi olan Payam-ı Sabah ve Alemdar gibi İstanbul gazetelerini okur.
Saat 09:00’dan bir az önce yaşadığı köşkten pek uzak olmayan Asi Hükümeti’nin Genel Karargâhı olan Hükümet Konağına otomobille gidilir. Hükümet Konağı savaş sırasında şehrin ana meydanında yeni inşa edilmiş bir binadır. Hemen karşısında, hükümet üyelerinin ve diğer milliyetçi liderlerin pansiyon olarak kullandıkları Misafir Han bulunmaktadır. Genel Karargâh çok iddiasız basit bir evdir. Bu evde çalışmalar çok özenle ve titizlikle yapılır. Herkes görevinin başındadır. Çünkü Mustafa Kemal emrindekilere karşı çok sert davranmaktadır. Astları ona katlanmak ve emirlerine uymak zorundadır. Ona itaat etmeyenlerin, gerekli ve koşulsuz saygıyı, bağlılığı göstermeyenlerin vay haline! Mustafa Kemal öfkesine hâkim değildir. Usulüne göre onu selamlamamış bir adamı vurduğu söylenir.
Hükümet binasının giriş kapısının her iki tarafında siyah başlıklı iki asker nöbet tutmaktadır. Siyah başlık Osmanlı devletinin başına gelen büyük talihsizliğin yasını belirtmek için giyilmiştir. [6] Nöbetçilerin göğüslerinde çapraz fişeklikler vardır ve bel kemerlerine yarım düzine el bombası sokuşturulmuştur. Binanın avlusunda da aynı görünüşlü iki nöbetçi görev yapmaktadır. Bina için de de aynı kıyafetteki nöbetçilerle koridorlarda karşılaşmak mümkündür.
Diktatör tepeden tırnağa kadar silahlı adamlardan oluşan bir muhafız birliği tarafından korunur ve kollanır. Mustafa Kemal’in bir kılına bile zarar verecek adamın vay haline! Yirmi hançer darbesiyle anında öldürülür.
Genel Karargâhın bayrak direğinde kırmızı kumaş üzerinde alışılmış Türk bayrağının beyaz renkli ay yıldızı yerine koyu yeşil renkli ay ve yıldızlı milliyetçilerin bayrağı dalgalanmaktadır. Koyu yeşil peygamberin kutsal bayrağının rengidir.
Mustafa Kemal’in çalışma odası birinci katta, merdivenlerin tam karşısında yer almaktadır.
Çalışma odası duvar boyunca basit sandalyeler sıralanmış, ortasında çok büyük bir çalışma masası olan geniş bir odadır. Çalışma masasının sağında ve solunda deri koltuklar vardır. Ayrıca, odada üstünde Genel Kurmay haritalarının serildiği dört masa daha vardır. Duvarlarda Kur’an-ı Kerim surelerini içeren altın yaldızlı levhalar asılıdır. Çalışma masası üzerinde iki telefon cihazı bulunmaktadır. Paşa bunlardan biri ile Erzurum’a kadar olan bütün bölge ve cephe ile bağlantı kurar. Diğeri ile ise şehir içi görüşmelerini yapar.
Mustafa Kemal’in çalışma masası arkasında kocaman bir ipek milli bayrak bulunmaktadır. Bu bayrak Yunan işgalinde olan ipekçilik şehri Bursa halkı tarafından bağlılık nişanesi olarak hediye edilmiştir. Oturma odasında her koltuğun yanında yabancı gazeteler ve dergiler bulunmaktadır. Genel karargâh muntazam olarak “Temps”, “Matin”, “Journal”, “Times”, ”Illustration”, “Le Journal Amüsant” ve “La Vic Parisienne” gibi yabancı gazeteleri almaktadır. Özellikle son iki gazete titiz bir şekilde incelenmektedir. Karargâhtaki görevliler bu gazeteleri okuyarak gündelik kaygılarını bir an olsun unutmaktadırlar.
Ankara’da diktatörden sonra diğer en ilginç kişi de Mustafa Kemal’in kız arkadaşı eski bale dansçısı Matmazel Joonne (Joanne) Vincent’dir. Mustafa Kemal’e etki edebilecek tek kişi olduğu söyleniyor. Diktatör Onu akıl almaz şekilde şımartır, dile getirdiği her istek anında yerine getirilir ve bu sert ve kararlı adamın Joonne ile konuşurken ne kadar zayıf, yumuşak olduğunu gözlemlemek ilginçtir. Diktatöre ulaşmak isteyen dilekçe sahipleri önce Matmazel Vincent’e müracaat ederler. Bu nedenle eski bale dansçısının görkemli bir servet oluşturduğu söyleniyor.
Joonne çok güzeldir. Uzun boylu ve zariftir. Şehirde zevkli bir tarzla döşenmiş başka bir köşkte oturur. Joonne’nin gezilerinde kullandığı otomobil son modeldir. Taktığı ziynetler ise görülmeye değerdir. Kıymetli taş ve incilerin çoğu Mustafa Kemal tarafından hediye edilmiştir. Bu ziynet eşyası söylentiye göre akla gelebilecek her yolla elde edilmiştir. Mustafa Kemal Ankara dışına çıktığında Joonne şehrin asıl First Lady’si olur. Her isteği yerine getirilir.
Favorilerine lütuf dağıtır. Ona boyun eğmeyenler acımasızlığı nedeniyle acı çekerler.” [7]
“Türk Napolyonu”
“Neuen Wiener Journals” gazetesi redaktörü, yazar Viyanalı Dr. Desiderius Papp ona ilk defa “Türk Napolyonu” diyor.
Aynı makale (Linzer) Tages-Post 26.10.1922, s.3,4 “Mustafa Kemal Pascha. Der Löwe von Angora” başlığı altında imzasız olarak yayınlanıyor.[8]
“Dünya savaşının felaketli kötü yıllarından bu yana hiç bir muzaffer Ordu komutanı hakkında zamanımızın Türk Napolyonu Mustafa Kemal kadar konuşulmadı, yazılmadı. Osmanlı Devleti tarihinde daha hayatta iken, şöhret ve popülerliği yakalama zevkine ermiş “Ankaralı Savaşın Kartalı” (Schlachtenlenker) gibi bir millî kahramanı bulmak için şimdi çoktan beri tarihin tozlu sayfalarına gömülmüş olan yüzyıllara geri dönmek gerekiyor.
Askerî kariyeri hakkında geçenlerde ayrıntılı bir kitap yayınlandı. Bu kitapda Ankara Fatihinin bütün zaferleri detaylı anlatılıyor. Amma insan Mustafa Kemal hakkında yazılanlar maalesef azdır. Bir savaş kahramanı olarak adı tarihin “Kahramanlar Kabesi“ne, diğer bir deyişle “Walhalla”sına yazıldı[9]. Ancak onu karakteri, özel yaşantısı hep bilinmez olarak kaldı.
Viyana’da yaşayan bir Türk diplomatının onun özel yaşamı hakkında söyledikleri ilgi çekici olabilir. Osmanlı diplomatı bana “Mustafa Kemal her şeyden önce bir askerdir” dedi. Onun bütün eğitimi ve geçmişi ki o İstanbul Harbiye Mektebi ve Harp Akademisi’nde öğrenci idi, Sofya’da askerî ateşe olarak görev Yaptı, Ordular komuta etti, ona tarihi rolü sundu ve o’da bu tarihsel görevi memnuniyetle başarıyla yerine getirdi. Buna göre, harika ve neredeyse insanüstü bir enerji, karakterinin üstün özelliğidir.
Napolyon’un bir an bile dinlenmeden günde 12 saat çalıştığı söylenir. Mustafa Kemal bu mevzuda Napolyon’dan hiç de geri kalmaz. Günde 12-14 saat çalışır. Bu insanüstü çalışma performansı olmasa fiziksel ve ruhsal olarak çökerdi. Üç gün süren bu korkunç çalışma temposu üç gün sürse bile akşamları ender olarak istirahata çekilir. Çalışmalarını bitirince arkadaşlarını arar. O tam anlamda bir cemiyet adamıdır. Büyük toplumları usta bir ordu komutanı ve bir siyaset adamı olarak çoşturmak kabiliyetine nadiren yeterince sahiptir. Yine de gerektiğinde konuşabilir, ama onların huzurunda siyaset hakkında asla konuşmaz. O yetenekli bir fıkra ve masal anlatıcısıdır. Bu nedenle Ankara’nın bütün küçük çocukları tarafından çok sevilir. Yorucu günlük çalışmalardan ve resmî gecelerden sonra rahatlamak için arkadaşları ve yakınlarının çocuklarını etrafına toplayarak onlara çok güzel Türk ve Arap masalları anlatmak onun âdeti olmuştur. Çocukları seviyor amma güzel kadınlara karşı isteksiz değil. Kırk yaşına geldiği halde hâlâ evlenmedi. Ancak, kendi iradesiyle değil görev nedeniyle evlenemedi. Eğer Osmanlı Devleti’nin kaderi onu düşmanlarıyla savaşmak için Küçük Asya’ya çekmeseydi mutlu bir damat olabilirdi. Bu mücadele bütün erkekleri etkiledi. Mustafa Kemal sevgiyi, mutluluğu vatanı için feda etti. Bu karar onun için zor olmadı. Çünkü Onun en önemli özelliklerinden biri çabuk karar verme yeteneğidir. Vaziyeti kavrayınca hiç tereddüt etmeden karar verir. Öz kararlarında kendi bildiğini yapar. Liman von Sanders emrinde İngilizlere karşı şavaşırken hep Sanders’in kararlarına karşı çıkmış, münakaşa etmiştir. Çünkü onun görüş ve fikirleri nadiren Alman generalin görüş ve fikirlerine uyuyordu. Ancak, doğru olduğuna ve uygulanabilirliğine inandığı emirleri yerine getirdi. Yanlış olarak bir cumhuriyetçi olduğu iddia ediliyor. O iyi demokratik fikirlere sahip. Belki de Fransız modeline göre bir cumhuriyet fikrine uzak değil. Ne var ki İslam’ın kaderi Sultan’ın tahtına ayrılmaz bir şekilde bağlı.
Dünya basınının yanlış olarak iddia ettiğinin aksine Mustafa Kemal anayasal bir monarji taraftarı. Bu nedenlerle Tahtın yasal vârisi Mecit Efendi’nin haklarını koruyor, Şimdiki padişahın (Sultan Vahdettin) tahtı bırakmasından sonra hükümdarlık asasını ona verecektir.”
S O N
1. Emekli İş Bankası Müdürü, Araştırmacı-Yazar, Türk Macar Dostluk Derneği Başkanı, Macaristan Şovalyesi
2. Neues Wiener Journal, 20.9.1920, s.4 gazetesinin 4. “Im Hauptquartier Mustapha Kemals. Die Wohnung und die Tagesarbeit des nationalistischen Oberbefehlshabers”
3. İsmet İnönü ile karıştırmış olsa gerek
4. 15’nci Kolordu Komutanı Mirliva Ali Fuad (Cebesoy) Paşa
5. Mareşal Mustafa Fevzi Çakmak’tan bahsediyor ve onun İzmir’de şehit düştüğüne dair yanlış bilgi veriyor.
6. Yazar yanılıyor. Nöbetciler Topal Osman Ağanın askerleri olup hepsi Giresun yöresinin siyah milli kıyafeti içindedirler.
7. Neues Wiener Journal 21.8.1920, s12 “Wie Mustapha Kemal mit seiner Freundin lebt. Ein luxuriöses Heim.”
8. Neues Wiener Journal, 22.10.1922 s.7 Intimes von Mustapha Kemal. Gespräch mit einem türkischen Diplomaten. Von Desiderius Papp
9. Yazar “Walhalla der Geschichte” diye yazıyor. Walhalle veya Valhalla İskandinav mitolojisinde savaş meydanında ölen kahramanların öbür dünyada buluştuğu yerdir. Bir nev’î şehidlik.









Yorumlar