top of page

Sergi;" & Rastlantının Sofrası"

Akademisyen ve Heykel Sanatçısı Sibel Armağan Benek’in Kişisel Sergisi "Eskici & Rastlantının Sofrası" Ergin Karlıbel Sanat Merkezi’nde Açıldı. (VİDEO HABER)

Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Mimarlık, Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi, Görsel Sanatlar, Grafik Anasanat Dalı Dr. Öğretim Üyesi, heykel sanatçısı Sibel Armağan Benek’in "Eskici & Rastlantının Sofrası" isimli kişisel sergisi, Ergin Karlıbel Sanat Merkezi’nde sanatseverlerin beğenisine sunuldu. Sergi, 30 Mayıs’a kadar açık kalacak.

Sibel Armağan Benek’in eserleri, sanatın ve gündelik hayatın kesişim noktalarını keşfederken, rastlantının sanat üretimindeki yeri üzerine düşündürüyor. Serginin açılışına hayırsever iş insanı Ergin Karlıbel, sivil toplum kuruluşu temsilcileri, akademisyenler ve sanatçılar katıldı.

Sergi, Rastlantının Estetik Potansiyelini Araştırıyor

Sanatçının sergisine dair yazdığı metinde Benek, "Eskici &Rastlantının Sofrası"nı şu şekilde tanımlıyor:

"Sanat üretimimde, rastlantıyı yalnızca bir estetik araç değil, aynı zamanda yaratım sürecinin asli bir parçası olarak ele alıyorum. Bu yaklaşım, sürrealist otomatizm, John Cage’in aleatorik yapıtları ve Duchamp’ın readymade geleneği gibi akımlarla teorik bir ortaklık kurarken; aynı zamanda kişisel hafızam ve gündelik deneyimlerimle de doğrudan ilişkilidir."

"Rastlantının Sofrası" adlı bu sergi, sabah kahvaltısı hazırlığı sırasında oluşan te sadüfi formlardan yola çıkar. Bir mantar diliminin bıçağın altından geçerken aldığı şekil, patates doğrama sürecinin ritmik izi, kahvaltı tabağındaki krem peynirin yüzeyde bıraktığı kıvrım ya da sokakta bulduğum eski bir mandal... Tüm bu görünümler, o anlık hoşuma giden formların izinden gidilerek bir sanat nesnesine dönüşür. Rastlantı burada bir sonuç değil, başlangıçtır.

Ancak bu süreç yalnızca gıda nesneleriyle sınırlı kalmaz; hayatımın içinden geçen başka nesnelerle de genişler. Bir kız çocuğu ayakkabısı, bir oyuncak bebek kafası, kadın ve erkek yüzünü temsil eden maskeler, bir kadın ayakkabısı gibi nesneler... Bu objeler hem gündelik yaşamın hem de bireysel geçmişimin parçasıdır. Onlar, toplumsal rolleri, cinsiyet temsillerini, aidiyetleri ve kırılganlıkları ima eden sessiz tanıklardır. Bir yandan çocukluğun, kadınlığın, aidiyetin izlerini taşırken, diğer yandan rastlantısal bir şekilde karşıma çıkmış; sanatla iç içe geçmişlerdir.

Gündelik Yaşamın Nesneleri Sanatla Buluşuyor

Bu nesneler, yalnızca kendileriyle değil, birbirleriyle ve hayatın bütünüyle de bağlantılıdır. Tıpkı rastlantı gibi, her biri önceden planlanmamış biçimde karşıma çıkmış, fakat kişisel hafızamda güçlü çağrışımlar oluşturmuştur. Onları sanatsal kompozisyonlarda kullanmam, bilinçli bir seçimden çok, bilinçdışının estetik te tiklenmesiyle ilişkilidir. Bu da süreci sürrealist otomatizmle yeniden ilişkilendirir.

Rastlantı ile gündelik nesneler arasında kurduğum bu bağ, sanatın hayatla olan mesafesini daraltma arzusuyla biçimleniyor. Nesnelerin seçiminden formların oluşumuna kadar her şey, "an"ın estetik sezgisine teslim edilmiş durumda. Bu bağlamda sergi, yalnızca rastlantının estetik potansiyelini değil; aynı zamanda bi- reysel belleğin, duygusal geçmişin ve gündelik hayatın sanata dönüşümünü araştırıyor.

Sibel Armağan Benek Kimdir?

“Sibel Armağan Benek, Cumhuriyet Üniversitesi Mimarlık, Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi’nde öğretim üyeliği yapmaktadır.

Sanatta Yeterlik: Dokuz Eylül Üniversitesi, Güzel Sanatlar Enstitüsü, Sanat ve Tasarım Bölümü.

Yüksek Lisans: Dokuz Eylül Üniversitesi, Güzel Sanatlar Enstitüsü, Heykel Anasanat Dalı.

Lisans: Erciyes Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi, Heykel Bölümü.

Eğitim hayatı boyunca, özellikle sanatta yeterlik sürecinde, atık, buluntu ve hazır nesnelerle yaptığı çalışmalarla dikkat çekmiştir. Bu nesnelerin biçimsel özellikleri, onun sanatsal dilinin gelişmesinde belirleyici olmuştur.

Ona göre, her bir nesne, onun ellerinde kendi doğasına uygun yeni bir forma bürünürken, form, teknik ve süreç birbirine bağlı ve etkileşimli bir yapı içinde ilerlemiştir.

Sanatsal üretiminde rastlantıyı bir bileşen olarak kullanırken, özellikle tekstil atıklarıyla geliştirdiği teknikler, heykel ve tekstil disiplinleri arasında özgün bir dil oluşturmasına olanak sağlamıştır. Benek’in sanatsal yaklaşımı, biçim, malzeme ve tesadüf üçgeninde şekillenen, gündelik yaşamın içinde göz ardı edilen nesnelerin yeniden yorumlandığı bir yolculuktur.”


 
 
 

Comentarios

Obtuvo 0 de 5 estrellas.
Aún no hay calificaciones

Agrega una calificación
bottom of page