Kazım Koyuncu
- Birol Öztürk

- 25 Haz
- 1 dakikada okunur

1990’larda, daha başını kaldırır kaldırmaz Kazım; Kazım’ı fark edenlerdenim.
Küçücüktüm küçücüktüm
Oltayı attım denize
bi üşüşü verdi balıklar
denizi gördüm
Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi’nde okuyan bir arkadaşımız bir hafta sonu ziyaretimize geldiğinde “İstanbul’da müzik yapan bir Karadenizli var, ilk önce sen zannettim, sonra dikkat edince onun burnu seninkinden daha büyükmüş, oradan anladım, sen değilmişsin. Az kalsın koşup sarılacaktım” dedi.
Ben de o yıllarda uzun saçlı ve yine Karadenizli, asi ve aksiyim, burnum yine büyük ve her işin içinde… Bir de bir ceketim var şu “şair ceketi” dediklerinden…
İşte burnu benim burnumdan az daha büyük o Karadenizli Kazım’dı…
Kazım Koyuncu!
Tam zamanında bulup da çok zamansız kaybettiğim!
Cesur, asi, yetenekli, vicdanlı, duyarlı ve tümcü…
Olan gidene oluyor be!
Gidenin yeri dolmuyor. Geçti artık o “sıra neferi” günleri…
Kazım, 25 Haziran 2005’te alıp başını gitti! Çernobil ihanetine diyet çocuklardan biri olaraktan.












Yorumlar