HOCA NASREDDİN VE MEVLANA VE BUGÜNLER…
- ORDU ORT TV TELEVİZYON RADYO İŞLETMECİLİĞİ A.Ş.
- 7 Nis
- 4 dakikada okunur


Nasreddin Hoca, kültürümüzde hiciv sanatının, güldürürken düşündürmenin ve güldürebilmenin zekilik göstergesi olduğunun sembolüdür. Güldürebilen zekidir. Neye güldüğünü bilen de aynı derecede zekidir…
Sırıtma, gül!
Bizim “Nasreddin Hoca” ya da “Hoca Nasreddin” diye bildiğimiz “Ahi Teşkikatı” nın kurucusu “Ahi Evren Hace Nasirü’ddin Mahmud” olduğu yönünde kuvvetli deliller ve ciddi bilimsel araştırmalar vardır.
Bilime sonsuz ve koşulsuz inanırım.
Prof. Dr. Mikail Bayram’ın “Sosyal ve Siyasal Boyutlarıyla Ahi Evren- Mevlana Mücadelesi” adlı eserini, meraklılarına tavsiye ederim.
Nasreddin Hoca, Türkmen asıllıdır.
İran sempatizanı Mevlana’yla Nasreddin Hoca aynı dönemde yaşamışlar; Moğollar’ın Anadolu’yu işgal ettiği 13’üncü yüz yılda… Hacı Bektaşi Veli de bu çağda yaşamıştır; hey yavrum be, devre bak!
Abi ya, ben “şampiyonum” be… Milyonlarca sprem arasından birinci gelmiş bir şampiyon; denk getirdiğim devire bak…
Neyse, sakin ol şampiyon!
Mevlana, Anadolu’yu işgal eden Moğollar’la iyi geçinmeyi, direnmemeyi tercih ve salık eder. Hatta sıcak davranır Moğollar’a. Bu sıcak tutumu karşısında Moğollar Mevlana’yı “Şehhü’ş Şuyuh’ir Rum” ilan eder. Yani, Anadolu’daki tüm şeyhlerin ve ailelerin Mevlana’ya bağlanmasını, bağlılık beyanında bulunmasını zorunlu kılarlar… Rivayet o ki, Moğollar, Mevlana için icat ettikleri bu “makam” ın bedeli olaraktan ona maaş bağlamıştır…
Türkmen Nasreddin Hoca’ysa Anadolu’daki Moğol istilasına karşı direnişi tercih eder. Bu direnişin bedeli ağır olacaktır ama evvel ahir direne direne kazanılmıştır hürriyet! Ya da kazanılacaktır.
Yata yata büyüyen tek şey karpuz, kavundur. Tavuk döner bile kendi kendine dönmezken, devir dediğin nasıl olacak da kendi kendine dönecek aga…
Şimdi şu “göle maya çalan, kazan doğurdu diyen” işi gücü makara kukara Nasreddin Hoca, aslında;
* Kadıdır
* Kayseri’de tüm meslek dallarına ait meslek erbaplarını, zanaatkarları bir araya toplayıp ticaret bölgesi kurar. Bu, günümüzdeki OSB’lerin (Organize Sanayi Bölgesi) temelidir. Ahi Evren’in bu hamlesiyle Kayseri’deki Türkmenler ticarette öne çıkmıştır ve bu çıkış, günümüzde de farkını devam ettirmektedir. Ticarette “Kayserililik” diye bir sembol vardır ve temelini Nasreddin Hoca’dan alır.
* Kayseri’den sonra Nevşehir ve Kırşehir yörelerine yerleşerek “Ahi Teşkilatı” nı kurar.
* Karısı Fatma Hanım “Bacıyan-i Rum Teşkilatı” nı kurarak idare eder.
* Ahi ve Bacyan-i Rum Teşkikatları, sadece ekonomik değil aynı zamanda askeri teşkilatlardır da. Yani, bildiğin organize işler…
Mevlana ve Nasreddin Hoca arasındaki bu kutup farklılığı, giderek tırmanan bir gerginlik de yaratmıştır, doğal olarak.
Ey!
Eli, ayağı olan Hace
Kaza ve kederle ayağın kırılmıştır
Sen, çok gönüller kırdın
Cezan karşına çıktı ve belanı buldun
Minvalinde beyit düzen Mevlana’ya cevap da gecikmez Nasreddin Hoca’dan…
Ey!
Ekşi suratlı
Arkamdan aleyhime kötü sözler demişsin
Kerkesin ağzı daima necis kokar
Mevlana, Konya’da ve de tekmil çevresinde “hazreti” sıfatıyla anılmaktadır. Esasen böyle anılmayı tasdik ve de teşvik etmektedir Mevlana.
Nasreddin Hoca, Mevlana’nın bu hâllerini “kibir” olarak “küstahlık” olarak görür ve dillendirir. Cemde cemaatte, camide, mescidde, cemevinde, gittiği her yerde ve de her fırsatta Mevlana’nın “peygamber” olmadığını, dini bir ikon olmadığını, bundan ötürü de “Hazreti Mevlana” tabirinin yanlış ve de gereksiz olduğunu söyler durur.
Nasreddin Hoca, Mevlana’yı itibarsızlaştırmak için tüm tuşlara basmıştır ve Mevlana cenahında da mesaj gayet net ve de doğru alınmıştır.
1261 senesinde Nasreddin Hoca Moğol yanlısı Selçuklu’ya, Selçuklu yönetimine isyan eder.
Devlet, devleti yönetenler değildir. Devlete isyan başka, onu yönetene isyan başka…
Nasreddin Hoca, Anadolu’nun zamane adı Selçuklu’ ya değil, zamaneyi haramzade Moğollar’a peşkeş çeken yönetime isyan eder.
Böylesi hâllerde “inadına isyan” kadim töredir.
Selçuklular isyanı bastırmak için Moğol asıllı, Mevlana müridi Cacaoğlu Nureddin’i görevlendirir. Cacaoğlu, Mevlana’nın huzuruna gelir, isyanı bastırmak ve Ahi Evren’i öldürmek üzere Mevlana’dan destur ister, alır.
İsyan, çok kan dökülerek, binlerce Türkmen katledilerek bastırılır ve 93 yaşındaki Ahi Evren öldürüldüğünde, yanındaki ölülerden biri Alaaddin Çelebi’dir. Mevlana’nın öz oğlu Alaaddin Çelebi…
Mevlana’nın üvey kızı Kimya Hatun’a sırılsıklam aşık Alaaddin Çelebi, Mevlana’nın Kimya Hatun’u, altmış yaşındaki Şems’le evlendirmesi üzerinde, önce feleğe sonra da babasının değerlerine küsmüş, tam zıddında vaziyet almıştır.
“Alaaddin Çelebi, Kimya Hatun ve bu imkansız sevda, kendi başına bir yazı konusu” diyerek devam edelim…
Nasreddin Hoca’nın mezarının nerde olduğu “kesin bir kesinlikle” bilinmemektedir. Akşehir’deki türbe mezar, bu yönüyle bir “saygı abidesi” nden ibarettir.
Madem konu Nasreddin Hoca, bir fıkrayla bitirelim bu “sıkıcı” yazıyı.
Anadolu Moğol istilası altındadır, Moğollar’ın başında da Aksak Timur vardır. Bana sorarsan “Aksak Timur” yetersiz bir tarihi ifade olmuş. “Aksi Timur” denmeliydi…
Bilenler bilir, bu Aksi Timur’un filleri vardır ve savaşları bu eğitimli fillerle kazanır. Dönemin “ağır silahı” gibi bir şey… Barış zamanlarında da bu filleri köylere yollar, köylüler besler, korur falan. Nasreddin Hoca’nın köyüne de üç fil düşer.
Süpürge tohumu ve birkaç timin buğdayla yaşama tutunan köylü için bu filleri doyurmak ne mümkün… Varırlar Nasreddin Hoca’nın kapısına.
“Aman hocam, yaman hocam” derler.
“Aman hoca, kurtar bizi fillerden” derler.
“Başında sarık, sırtında cüppe, aklında fikir, fikrinde ilim var” derler.
“Düş önümüze, gidelim Timur’a, anlat hâl ve de ahvalimizi” derler.
“Tamam” der Nasreddin Hoca…
Derakap bir heyet teşekkül ederekten düşerler yola ve çıkarlar huzura. Hoca önde “selamünaleyküm” diyerek, Allah’ın selamıyla selamlar Aksi Timur’u.
“Köylünün bir mecali, bir derdi, bir itirazı vardır ve beni de sözcü, öncü seçtiler…” der ki Aksi Timur “hangi köylü der?” şaşkınlığa bulanmış bir alaycılıkla.
Hoca, şöyle sağ omuz hizasından “esselamünaleyküm” der gibi ardına bakar ki, kimse yok.
Aksi Timur’un şerrinden korkan halk, kadim “halkların kaypaklığı ilkesi” mucibince kirişi kırmıştır. Hoca, bozuntuya vermez ve devam eder.
“Köylü, üç fil bize az geldi, üç daha isteriz diyor” diyerek golü atar.
Efendim, neymiş “kurtarılma talebi olmayanı kurtaramazsın”mış.
BİTTİ
Comentários